31 Aralık 2009 Perşembe

2009un son saatleri.. her yeni yıl geldiğinde, sanki ona söz vermişim gibi yalnız karsılıyorum onu, paylaşamıyor beni kimselerle kendisi :) bugun biran önce bitsin yarın olsun artık

27 Aralık 2009 Pazar

Eğer sevgin azalacaksa gittikçe çoğalan aşkımdan, Bırak avcılar çıkarsın kalbimi yerinden! Sök at ne varsa: çamura bulanmış sevdaları, bu dağların ceylanlarını, kana susamış kontları ve senden arta kalan şu cılız bedenimi! Yok et benim olmadığım bütün şatoları. Görebileceğin bir şey kalmasın benden kalan…


ROMEO&JULIET

26 Aralık 2009 Cumartesi

a night without you seems like a lost dream...
nerden baslasam bilemiyorum.. bugünkü hedefim ödeve başlamaktı ama saat 5 oldu bakınıyorum bişi bulamıorm içimde istek olmayınca.. yemekten sonra belki ciddi bi şekilde baslarım.. başlamak zorundayım bitmeli bu ödev bu hafta sonu ztn önümüzdeki hafta yalan.. yılbaşı fln.. değişik planlar var önce eskişehir sonra bi istanbul seyhati var planlarım arasında..

mutlu olmalıyım evet ihtiyacım olan bu..

dream theater, lie............

18 Aralık 2009 Cuma

değişen hiçbirsey yok. aynı sıkıcılık devam ediyor. aynı boğuculuk. 2009'un son günlerini bu şekilde yaşıyorum. tek aktivite nefes alma çabası. kötüyüm. kendimin farkında değilim. mantıksız mı tüm bu hissettiklerim ? daha dogrusu gereksiz mi ? bilmem ki cevap bulsam zaten bişeylere mutlu uyanacağım sabahları, mutlu uyuyacagım.. sıkıştım kaldım buraya, ruhum dar bi odada hapsedilmiş sanki.. cin aralığına* kısılmış gibiyim.. ne oldugunu anlayamadan sürükleniorum ordan oraya, işin kötüsü buna son verecek gücümde yok. üzerine düşünmek külfet.. sanki nedenini bulmaktan korkar gibiyim.. buraları bırakıp gitsem, pesimden gelir mi bu kasvet ? muhtemelen evet.. nereye gitsem içimde beni boğan eller, görünmez ama çok güçlü.. hayatla bağlantımı kesiyor.. herseye çözüm çözümsüzlüğü kabullenip beklemek belki de.. yalnızım ben evet yalnızım.. kalabalığın içinde onlardan biriymiş gibi davranmam yalnızlığımı görmezden gelme çabam aslında.. gülen yüzler görüp bir umut beklemek anlamayacaklarını bile bile.. ruhumun sıkışan yerleri esir alınmayı bekliyor.. adını kasvet koydugum, boguculuk koydugum bu sey yalnızlık aslında .. ve bunun çözümü bende değil sanırım, bu işte elimdekiler ve beni mutlu etmiyor.. öyle ki şizofrenliğe özendiriyor bazen.. beni mutlu eden tipler yaratsam kafamda, takılsak onlarla, olur mu ki :)
baglanmak istiorum bir dosta, evet su sıralar ihtiyacım olan bu.. niye yalnızım ki ben ? hep böylemiydim yoksa ? bilmem ki.. hayat..


*cin aralığı hakkında bkz: http://www.uludagsozluk.com/k/cin-araligi/

9 Aralık 2009 Çarşamba

KEŞKE

yazmadan önce başlığı attım. konsept bu olacak artık. ama birşeylere bağlı kalamadığımdan illaki sapmalar olur ki sapma daha girişte kendini gösterdi. hatta çok alakasız bi yazı olacak bu, beynimden geçenleri yakalamaya çalışırken anladım bunu. kafamda yer yok aklıma gelenler kalabalığa çarpıp geri çıkıyor haliyle yakalamakta zor oluyor. anlık birşey. refleks lazım. öyle ki ifade yeteneğimi kaybetmiş gibi hissediyorum sadece o da değil kendimi kaybettim sanırım, gören olursa iletsin mesajımı, kendimi çok özledim, bana geri dönsün.. bana ait olanlar bana geri döndüğünde birlikte gideceğiz buralardan.. nereye olduğu mühim değil.. ama denizi olacak bu yeni yaşam alanımızın ve vakit hep akşamüstü, güneşin denizle gökyüzünü başbaşa bırakmaya hazırlandığı an olacak.. evet, işte tam böyle bir anda duracak zaman, akrep ve yelkovan özgürlüklerinden vazgeçecek bizim için ve bana ait olanlar hep bende kalacak.. işte bu zamanda bize ait olan deniz kenarında yürüken bir sandal göreceğiz bizi bekleyen, o sandal bizi, başka bir zamanda bizi bekleyen benliğimin yansımasına götürecek.. zamanın durduğu yönden zamanın aktığı yere doğru bir yolculuk bu.. boyut değiştirmek gibi birşey, belki kıyamet günü gibi ama ölüm yok. aksine yaşayabilmek, nefes alabilmek ve damarlarına mutluluğu doldurabilmek adına bir yolculuk, biliyorum ki ona ulaştığımda buna değecek.. evet zamanı yaşamaya hazırlanıyor ben, ''kendim'' ve sandal.. sandala ağır geliyor bu yolculuk, durgun denizlerden akıntıya kapılmak gibi birşey bu onun için.. onu cesaretlendirecek ruhtan yoksun ve zamana yenilmesi kaçınılmaz, her metanın başına gelen oluyor, yitiyor zamanla tükeniyor.. denizin ortasında ben ve ''kendim'' zamanın saldırılarına karşı koyuyoruz var gücümüze, bizi içine cekmesine direniyoruz.. zaman tıpkı bir hortum gibi sarıyor etrafımızı o kdr hızlı dönüyor ki hiç bişeyi önceden göremiyor, planlayamıyoruz.. gücümün son damlasıyla hortumdan dışarı çıkarıyorum kafamı ve o anda zaman ters köşeye yatırıyor beni, çabuk geçme özelliğini unutuyor, biz onun yenmeye çalıştıkça, tüm agırlıgıyla yayılıyor üstümüze, bize ait olan ne varsa.. bian için pes edecek gibi oluyorum, kendimi zamanda kaybetmeye başlıyorum bian, oysaki yeni kavuşmuştuk onu bırakamazdım, boyut değiştirmemize ramak kala hemde.. onu arıyorum var gücümle zamanın ağırlığında ve en uzak köşesinde yeniden buluyorum onu, birden algılayamadığım bir görüntü beliriyor gözlerimde, kabarıyor deniz ve tüm hırçınlığıyla algılayamadıgım bi hızda ileriye fırlatıyor bizi o anda bilincimizi yitiriyoruz sanki.. gözlerimi açtığımda her seyin hissedebildiğim bi durgunlukta ve olağanlıkta aktığını görüyorum.. burası zamanın aktığı yer olmalı.. evet burası orası.. vakit akşam üstü değil, güneş yeniden doğuyor buralarda.. zamanın neresinde olduğumu hala kestiremiyorum.. daha uzun mu yolumuz yoksa yolun sonunda mıyız ? bunun cevabını veremiyorum kendime.. hayır, beklemeye de tahammülüm yok biran önce gitmeliyim zamanın durduğu yere.. sonsuza kadar orda aynı zamanda kalmak.. suan istediğim bu.. güneş tüm çıplaklığıyla tepemizde bu yeni yerde, denize yansıyan ışınlarında benliğim... denize yatmış güneşin tüm benliğimi bana vermesini bekliyorum.. zaman yine ağır ilerliyor, yavaş yavaş hücrelerime dolduğunu hissediyorum benliğimin, kalp atışlarım hızlanıyor, özlediğim herşeye kavuşuyorum ama herşeye rağmen zamanı durdurmam gerek, zamanın durduğu yere gidip bana ait olanları korumam gerek, artık kaybetmeye tahammülüm yok. kaybetme sırası güneşte, tüm benliğimi bana verdikten sonra yavaş yavaş gözden kayboluyor ve biz hep birlikte tüm sevdiklerimle birlikte zamanın durdurğu yere doğru yol alıyoruz.. zaman duracak ve biz hep içiçe yaşayacağız.. hiçkimse çalamayacak onları benden.. izin vermeyeceğim buna.. keşkelere yer yok, gereğini yapmak var bundan böyle...


fantastik ? hımm....

7 Aralık 2009 Pazartesi

pazardan kalma senaryolar..

pazar gününden kalma bi miskinlik var üzerimde, okula da gitmedim, pişman değilim :D kill bill izledim müzikleri çok hoşuma gidio bu filmin, biraz kanlı ama olsun güzel film... bugün hiç bir planım yok, miskinlik, kitap okuma... gerginim. ulaşamadıklarımın gerginliği var üzerimde, yaşayamadıklarımın desem daha dogru olur.. gelir geçerr.. arada bi yokluyo beni böyle.. çok gıcık oluorum böyle zamanlarda.. pişmanlığın hazımsızlığını dışarı yansıtıyorum sanırım ama pişman olmam gerekiomu bundan da emin değilim.. yapabileceklerimin en iyisi buydu belki de.. elimden gelen budur.. en kötü özelliğim bu sanırım( belkide iyi bundan da emin değilim ) hiç bişekilde sınır koyamıorum kendime yani kapasitem budur bundan ötesine yetmez gücüm diyemiorum, herseyi yaparım, basarırım diye bagıran biri var içimde.. sonunda yapamadığımı görsem bile değişmiyor, susmuyor bu ses.. o yüzden objektif olmaıyorum neyi yaparım neyi yapamam bilmiorum tam olarak.. ugrasırsam herseyi yaparım içimdekine göre.. bu motivasyona fazla mı kaptırmışım acaba kendimi :)
yaşayamadıklarım gelince aklıma.. uzunn yıllar var önümde yaşarız elbet die bi teselli geliştiriorum kendime ama yetmio ki bu beni sakinleştirmeye.. kim dedi önümde uzun yıllar oldugunu? 2oli yaslarında ölen bi dolu insanın tesellisi de buydu belki ama uzuunn uzunn yıllar göremedi hiç biri.. işte öbür dünya bu noktada mükemmel bi motivasyonn.. umarım vardır öle bir yer, hoş ordada isteklerim aynı olacak mı belirsiz ama olsun yeniden nefes alma düşüncesi de fena değil ölümle kıyaslandığında.. tanrım, kendimizi avutacak ne cok sey geliştirmişiz.. ölücez işte ötesi yok.. öle böle geçio hayat, istekler, arzular bunlara ulaşma mücadelesi sonra bu ugurda ilerlerken stres,sıkıntı hooopp bunlar bi hastalığı tetikler yalan olur tüm mücadele, tam da yaklaşmışken hedefe bi bakmışsın ki nihai sona daha yakınsın :) biliyorum,iğrenç bi senaryo oldu ama hayatın senaryosu maalesef koşulsuz sartsız kabul etmişiz bi kere oynayacagız rolleri,sözleşme yok olsada feshetme maddesi yok,ömür boyu gecerli :) hadi kolay gelsin millet...

4 Aralık 2009 Cuma

yeni bir adres

sevgili izleyicilerim bundan böyle uluslarası ilişkilere dair yazılarıma bu adresten ulaşabilirsiniz www.sfk-politics.blogspot.com burada uluslarası ilişkiler okuyan arkadaslara yardımcı olmak için bazı ödevlere de yer verecegim zira ben bazı konularda arastırma yaparken cok zorlanıyorum. onun dışında bu adreste gündeme dair yazılara, türkiyenin komsularıyla ilişkilerine kısacası konjonktürel gelişmelere ve bu gelişmelerle ilgili yorumlarıma ulaşabilirsiniz.

1 Aralık 2009 Salı

Herşey benden önce ben senden sonrayım

Sevgilim bil ki senden uzak ne güzellikleri avutur beni bu şehrin,
ne de yıldızlı aksamları!...
özlemin bir nehir olmuş yarar girer içimde ki dağları!...
Seni sevdiğim kadar yaşasaydım,ölümsüz olurdum....

"Sen hala sonsuzluğun yüzünde bir damla gözyaşısın...

"Biliyordum,seni seviyorum derken yeni bir alfabe keşfettiğimi,
kimsenin okuma yazma bilmediği bir kentte...

Fırlatmıştım kalbimi uzağa,en uzağa.
Denk gelirde rastlar diye bir yıldıza...
Yanılıp susturdum,ağrımın çağrısını,çagrimin köhnemiş ağrısını...
Oysa kim bilir ki ,yanağımda yangınlardan çok önce o yarin bıraktığı öpüş izi var...
Yüreğimde anılardan kalan bin düş izi var...

Kanmadım aynalara sana kandığım kadar...
içimde bir boşluk sana yandığım kadar..

Bir çift Kara göz yüzünden içimde bir sonbahar acıyor;
öyle acıyor ki, acılar acısız kalıyor, mevsimler üstüme devriliyor,kışlar kışsız kalıyor...

Paslı bir yalnızlıktı avuçlarımda...
Ardımda bir yürek yükü rüzgar...

Ne zaman sevmeye koyulsam,doğrulup çoğaldı ayrılıklar

Seni sildiğimde, anılar defterinden,
biliyordum söküp attığımı hayatımın yarısını....


*** alıntı***