31 Aralık 2009 Perşembe

2009un son saatleri.. her yeni yıl geldiğinde, sanki ona söz vermişim gibi yalnız karsılıyorum onu, paylaşamıyor beni kimselerle kendisi :) bugun biran önce bitsin yarın olsun artık

27 Aralık 2009 Pazar

Eğer sevgin azalacaksa gittikçe çoğalan aşkımdan, Bırak avcılar çıkarsın kalbimi yerinden! Sök at ne varsa: çamura bulanmış sevdaları, bu dağların ceylanlarını, kana susamış kontları ve senden arta kalan şu cılız bedenimi! Yok et benim olmadığım bütün şatoları. Görebileceğin bir şey kalmasın benden kalan…


ROMEO&JULIET

26 Aralık 2009 Cumartesi

a night without you seems like a lost dream...
nerden baslasam bilemiyorum.. bugünkü hedefim ödeve başlamaktı ama saat 5 oldu bakınıyorum bişi bulamıorm içimde istek olmayınca.. yemekten sonra belki ciddi bi şekilde baslarım.. başlamak zorundayım bitmeli bu ödev bu hafta sonu ztn önümüzdeki hafta yalan.. yılbaşı fln.. değişik planlar var önce eskişehir sonra bi istanbul seyhati var planlarım arasında..

mutlu olmalıyım evet ihtiyacım olan bu..

dream theater, lie............

18 Aralık 2009 Cuma

değişen hiçbirsey yok. aynı sıkıcılık devam ediyor. aynı boğuculuk. 2009'un son günlerini bu şekilde yaşıyorum. tek aktivite nefes alma çabası. kötüyüm. kendimin farkında değilim. mantıksız mı tüm bu hissettiklerim ? daha dogrusu gereksiz mi ? bilmem ki cevap bulsam zaten bişeylere mutlu uyanacağım sabahları, mutlu uyuyacagım.. sıkıştım kaldım buraya, ruhum dar bi odada hapsedilmiş sanki.. cin aralığına* kısılmış gibiyim.. ne oldugunu anlayamadan sürükleniorum ordan oraya, işin kötüsü buna son verecek gücümde yok. üzerine düşünmek külfet.. sanki nedenini bulmaktan korkar gibiyim.. buraları bırakıp gitsem, pesimden gelir mi bu kasvet ? muhtemelen evet.. nereye gitsem içimde beni boğan eller, görünmez ama çok güçlü.. hayatla bağlantımı kesiyor.. herseye çözüm çözümsüzlüğü kabullenip beklemek belki de.. yalnızım ben evet yalnızım.. kalabalığın içinde onlardan biriymiş gibi davranmam yalnızlığımı görmezden gelme çabam aslında.. gülen yüzler görüp bir umut beklemek anlamayacaklarını bile bile.. ruhumun sıkışan yerleri esir alınmayı bekliyor.. adını kasvet koydugum, boguculuk koydugum bu sey yalnızlık aslında .. ve bunun çözümü bende değil sanırım, bu işte elimdekiler ve beni mutlu etmiyor.. öyle ki şizofrenliğe özendiriyor bazen.. beni mutlu eden tipler yaratsam kafamda, takılsak onlarla, olur mu ki :)
baglanmak istiorum bir dosta, evet su sıralar ihtiyacım olan bu.. niye yalnızım ki ben ? hep böylemiydim yoksa ? bilmem ki.. hayat..


*cin aralığı hakkında bkz: http://www.uludagsozluk.com/k/cin-araligi/

9 Aralık 2009 Çarşamba

KEŞKE

yazmadan önce başlığı attım. konsept bu olacak artık. ama birşeylere bağlı kalamadığımdan illaki sapmalar olur ki sapma daha girişte kendini gösterdi. hatta çok alakasız bi yazı olacak bu, beynimden geçenleri yakalamaya çalışırken anladım bunu. kafamda yer yok aklıma gelenler kalabalığa çarpıp geri çıkıyor haliyle yakalamakta zor oluyor. anlık birşey. refleks lazım. öyle ki ifade yeteneğimi kaybetmiş gibi hissediyorum sadece o da değil kendimi kaybettim sanırım, gören olursa iletsin mesajımı, kendimi çok özledim, bana geri dönsün.. bana ait olanlar bana geri döndüğünde birlikte gideceğiz buralardan.. nereye olduğu mühim değil.. ama denizi olacak bu yeni yaşam alanımızın ve vakit hep akşamüstü, güneşin denizle gökyüzünü başbaşa bırakmaya hazırlandığı an olacak.. evet, işte tam böyle bir anda duracak zaman, akrep ve yelkovan özgürlüklerinden vazgeçecek bizim için ve bana ait olanlar hep bende kalacak.. işte bu zamanda bize ait olan deniz kenarında yürüken bir sandal göreceğiz bizi bekleyen, o sandal bizi, başka bir zamanda bizi bekleyen benliğimin yansımasına götürecek.. zamanın durduğu yönden zamanın aktığı yere doğru bir yolculuk bu.. boyut değiştirmek gibi birşey, belki kıyamet günü gibi ama ölüm yok. aksine yaşayabilmek, nefes alabilmek ve damarlarına mutluluğu doldurabilmek adına bir yolculuk, biliyorum ki ona ulaştığımda buna değecek.. evet zamanı yaşamaya hazırlanıyor ben, ''kendim'' ve sandal.. sandala ağır geliyor bu yolculuk, durgun denizlerden akıntıya kapılmak gibi birşey bu onun için.. onu cesaretlendirecek ruhtan yoksun ve zamana yenilmesi kaçınılmaz, her metanın başına gelen oluyor, yitiyor zamanla tükeniyor.. denizin ortasında ben ve ''kendim'' zamanın saldırılarına karşı koyuyoruz var gücümüze, bizi içine cekmesine direniyoruz.. zaman tıpkı bir hortum gibi sarıyor etrafımızı o kdr hızlı dönüyor ki hiç bişeyi önceden göremiyor, planlayamıyoruz.. gücümün son damlasıyla hortumdan dışarı çıkarıyorum kafamı ve o anda zaman ters köşeye yatırıyor beni, çabuk geçme özelliğini unutuyor, biz onun yenmeye çalıştıkça, tüm agırlıgıyla yayılıyor üstümüze, bize ait olan ne varsa.. bian için pes edecek gibi oluyorum, kendimi zamanda kaybetmeye başlıyorum bian, oysaki yeni kavuşmuştuk onu bırakamazdım, boyut değiştirmemize ramak kala hemde.. onu arıyorum var gücümle zamanın ağırlığında ve en uzak köşesinde yeniden buluyorum onu, birden algılayamadığım bir görüntü beliriyor gözlerimde, kabarıyor deniz ve tüm hırçınlığıyla algılayamadıgım bi hızda ileriye fırlatıyor bizi o anda bilincimizi yitiriyoruz sanki.. gözlerimi açtığımda her seyin hissedebildiğim bi durgunlukta ve olağanlıkta aktığını görüyorum.. burası zamanın aktığı yer olmalı.. evet burası orası.. vakit akşam üstü değil, güneş yeniden doğuyor buralarda.. zamanın neresinde olduğumu hala kestiremiyorum.. daha uzun mu yolumuz yoksa yolun sonunda mıyız ? bunun cevabını veremiyorum kendime.. hayır, beklemeye de tahammülüm yok biran önce gitmeliyim zamanın durduğu yere.. sonsuza kadar orda aynı zamanda kalmak.. suan istediğim bu.. güneş tüm çıplaklığıyla tepemizde bu yeni yerde, denize yansıyan ışınlarında benliğim... denize yatmış güneşin tüm benliğimi bana vermesini bekliyorum.. zaman yine ağır ilerliyor, yavaş yavaş hücrelerime dolduğunu hissediyorum benliğimin, kalp atışlarım hızlanıyor, özlediğim herşeye kavuşuyorum ama herşeye rağmen zamanı durdurmam gerek, zamanın durduğu yere gidip bana ait olanları korumam gerek, artık kaybetmeye tahammülüm yok. kaybetme sırası güneşte, tüm benliğimi bana verdikten sonra yavaş yavaş gözden kayboluyor ve biz hep birlikte tüm sevdiklerimle birlikte zamanın durdurğu yere doğru yol alıyoruz.. zaman duracak ve biz hep içiçe yaşayacağız.. hiçkimse çalamayacak onları benden.. izin vermeyeceğim buna.. keşkelere yer yok, gereğini yapmak var bundan böyle...


fantastik ? hımm....

7 Aralık 2009 Pazartesi

pazardan kalma senaryolar..

pazar gününden kalma bi miskinlik var üzerimde, okula da gitmedim, pişman değilim :D kill bill izledim müzikleri çok hoşuma gidio bu filmin, biraz kanlı ama olsun güzel film... bugün hiç bir planım yok, miskinlik, kitap okuma... gerginim. ulaşamadıklarımın gerginliği var üzerimde, yaşayamadıklarımın desem daha dogru olur.. gelir geçerr.. arada bi yokluyo beni böyle.. çok gıcık oluorum böyle zamanlarda.. pişmanlığın hazımsızlığını dışarı yansıtıyorum sanırım ama pişman olmam gerekiomu bundan da emin değilim.. yapabileceklerimin en iyisi buydu belki de.. elimden gelen budur.. en kötü özelliğim bu sanırım( belkide iyi bundan da emin değilim ) hiç bişekilde sınır koyamıorum kendime yani kapasitem budur bundan ötesine yetmez gücüm diyemiorum, herseyi yaparım, basarırım diye bagıran biri var içimde.. sonunda yapamadığımı görsem bile değişmiyor, susmuyor bu ses.. o yüzden objektif olmaıyorum neyi yaparım neyi yapamam bilmiorum tam olarak.. ugrasırsam herseyi yaparım içimdekine göre.. bu motivasyona fazla mı kaptırmışım acaba kendimi :)
yaşayamadıklarım gelince aklıma.. uzunn yıllar var önümde yaşarız elbet die bi teselli geliştiriorum kendime ama yetmio ki bu beni sakinleştirmeye.. kim dedi önümde uzun yıllar oldugunu? 2oli yaslarında ölen bi dolu insanın tesellisi de buydu belki ama uzuunn uzunn yıllar göremedi hiç biri.. işte öbür dünya bu noktada mükemmel bi motivasyonn.. umarım vardır öle bir yer, hoş ordada isteklerim aynı olacak mı belirsiz ama olsun yeniden nefes alma düşüncesi de fena değil ölümle kıyaslandığında.. tanrım, kendimizi avutacak ne cok sey geliştirmişiz.. ölücez işte ötesi yok.. öle böle geçio hayat, istekler, arzular bunlara ulaşma mücadelesi sonra bu ugurda ilerlerken stres,sıkıntı hooopp bunlar bi hastalığı tetikler yalan olur tüm mücadele, tam da yaklaşmışken hedefe bi bakmışsın ki nihai sona daha yakınsın :) biliyorum,iğrenç bi senaryo oldu ama hayatın senaryosu maalesef koşulsuz sartsız kabul etmişiz bi kere oynayacagız rolleri,sözleşme yok olsada feshetme maddesi yok,ömür boyu gecerli :) hadi kolay gelsin millet...

4 Aralık 2009 Cuma

yeni bir adres

sevgili izleyicilerim bundan böyle uluslarası ilişkilere dair yazılarıma bu adresten ulaşabilirsiniz www.sfk-politics.blogspot.com burada uluslarası ilişkiler okuyan arkadaslara yardımcı olmak için bazı ödevlere de yer verecegim zira ben bazı konularda arastırma yaparken cok zorlanıyorum. onun dışında bu adreste gündeme dair yazılara, türkiyenin komsularıyla ilişkilerine kısacası konjonktürel gelişmelere ve bu gelişmelerle ilgili yorumlarıma ulaşabilirsiniz.

1 Aralık 2009 Salı

Herşey benden önce ben senden sonrayım

Sevgilim bil ki senden uzak ne güzellikleri avutur beni bu şehrin,
ne de yıldızlı aksamları!...
özlemin bir nehir olmuş yarar girer içimde ki dağları!...
Seni sevdiğim kadar yaşasaydım,ölümsüz olurdum....

"Sen hala sonsuzluğun yüzünde bir damla gözyaşısın...

"Biliyordum,seni seviyorum derken yeni bir alfabe keşfettiğimi,
kimsenin okuma yazma bilmediği bir kentte...

Fırlatmıştım kalbimi uzağa,en uzağa.
Denk gelirde rastlar diye bir yıldıza...
Yanılıp susturdum,ağrımın çağrısını,çagrimin köhnemiş ağrısını...
Oysa kim bilir ki ,yanağımda yangınlardan çok önce o yarin bıraktığı öpüş izi var...
Yüreğimde anılardan kalan bin düş izi var...

Kanmadım aynalara sana kandığım kadar...
içimde bir boşluk sana yandığım kadar..

Bir çift Kara göz yüzünden içimde bir sonbahar acıyor;
öyle acıyor ki, acılar acısız kalıyor, mevsimler üstüme devriliyor,kışlar kışsız kalıyor...

Paslı bir yalnızlıktı avuçlarımda...
Ardımda bir yürek yükü rüzgar...

Ne zaman sevmeye koyulsam,doğrulup çoğaldı ayrılıklar

Seni sildiğimde, anılar defterinden,
biliyordum söküp attığımı hayatımın yarısını....


*** alıntı***

28 Kasım 2009 Cumartesi

Seni Sevmek..

Seni sevmek İdeolojilerin tükenmesidir beynimde.
Seni sevmek Ölümsüzlük isteğidir bende.
Ve Yaşanmamış yıllarımın tazelenmesidir adeta.
Bahara güzellik Katan çiçek gibi Ansızın gelişindi ömrümü güzelleştiren.
Seni sevmek Ahmed Arif'liktir benliğimde.
Şiirini dolu dolu okumak ve ona kelimesine seni sığdırabilmektir.
Dağ olup dağa kavuşmaktır.
En karanlık gecesinde şehrin güneşini bulmaktır gökyüzünün gözlerine bakarak.
Seni sevmek Anti demokratlıktır devrimci kişiliğimde.
Baş kaldırmaktır isyankarlığıma.
Bir tür Eylemdir.
Öz geçmişime gülüp geçmektir
Hiç olmamış sevgililerime.
Seni sevmek nefessizliktir hücremde.
Ağlamaktır dolu dolu gözlerle.
Sen gelmemişken anlatmaktır Dostlarıma seni.
Bitiremeyipte devam etmektir.
Anlatamamaktır.
Seni sevmek tanrılara baş kaldırmaktır korkusuzca.
Hayata bağlanmaktır kopmuşken.
Dört elle sarılmaktır hayata.
Zorluklara inat İnsanlıkla burun Buruna gelmektir SENİ SEVMEK ...

anonim

26 Kasım 2009 Perşembe

home sweet home..

hasta da olsam evde olmak paha biçilemez.. sandalye dışında bişlerde oturabilmek , halının o sıcaklığını hissedebilmek, canın istediğinde buzdolabını acıp tıkınabilmek.. bu listeyi çok uzatabilirim ama ''evde olmak paha biçilemez'' herseyi özetliyor sanırım.. son yazımda türk yunan ilişkileri çalışmaya çalışıyormusum ama pek başarılı olmadım , hastalığım buna da mani oldu vurdum kafayı yattım.. sınav da cok kötü gecti diyemem kıbrıs sorunu üzerinde yoğunlaşmış hoca tahmin ettiğimiz üzere.. barış hocayı ve derslerini bu yüzden seviyorum dersi dinlemek yetiyor.. notlar acıklandıktan sonra da aynı yorumları yapacakmıym bilmiyorum :P yaparım tabi ya üniversite de bi sürü ders aldık ama hiçbiri barış hocanınkiler gibi aklımda değil.. çünkü hazır bilgi sunmuyor bize, arastırma tartışma ortamı saglıyor.. ama sınav kağıdı okuma konusunda eksikleri var o da önemli değil cnm önemli olan bişiler ögrenebilmek :)
valla bu sene bir rekora koşuyorum denebilir 2 notum acıklandı ikisinde de tavan yapmışım.. ab hukuku : 100 , güncel konular : 95 .. diğerlerinde de bunlardan düşük bişi beklemiom :P 4.sınıf gazı diyelim :) ya benim anlatıcak çok seyim vardı ama yazmayı erteleye erteleye unutuyorum:(

23 Kasım 2009 Pazartesi

sınav gecesi 2

türk yunan ilişkileri çalışmaya çalışmaktayım.. biz bu yunanlarla kesin savasırız abi.. ne kıl ne uzlaşmaz ne doyumsuz insanlar bunlar yahu...

15 Kasım 2009 Pazar

sınav gecesi

uluslararası sistemde 3. dünya ülkeleri.. ders çalışmak dısında herseyi yapıyorum.. inşallah sıra derse de gelecek.. zevkli aslında ama konsatre olamadım bi türlü.. bir rahatlık mevcut nedendir bilinmez.. bugun bi alese girdim dengem bozuldu sabahın 9unda sınav olmamalı yaa sonra geldi uyumaya calıştımkaç saat 10 kişinn yasadığı bi odada gündüz uyumaya calışmak hayalperestlik olurdu zaten.. suan da sarhoş gibiyim uykuyla uyanıklık arası bir mod..
evet gelişmekte olan ülkelerin tek sorunu gelişememek tıpk benim gibi ne yapsam olmuyor gözüm :D özgürlüğümü ve özgünlüğümü yitirmememş olmama rağmen beynimde beni engelleyen setler var bunuda toplumsal ve psikolojik etmenlerle acıklayabiliriz hatta çok zorlarsam yapısal heterojenlik teorisine bile dahil ederim kendimi.. kendime ait modeller var ama uygulama da problem var yeni bir teoriye mi sebep olacağım ne :) ztn bir gün herkes beni tanıyacak ama bu hangi yönde olacak bunu henüz bende kestirebilmiş değilim kendi kabuğumdan çıkmayı başardığım anda gelişmişlik için en büyük adımı da atmış olacağım.. burdan 3. dünya ülkelerine de(ki bu terim de ayrı bir kavramsal sorun soguk savasın bitmesiyle bu terim varlık nedenini yitirmiştir bana göre,iki kutuplu bi sistem yok ki artık 3.bi tercih yapılsın dimii ama :) bunu tavsiye ediyorum.. önce iç dinamiklerinizi geliştirerek toplumsal bütünlüğünüzü sağlayınız sonrada oluşturulan bu bütnlük kabukları kırsın.. ve bağımsızlık..ve özgürlük.. ve özgünlük.. ve nihayet gelişmişlik.. bu dersi çözdüm ben ya calışmaya gerek yok :D

11 Kasım 2009 Çarşamba

MUTLUUUYUUUUMMMM :D ne yaklaşan sınavlar umrumdaaa ne okulun bitecek olmasııı ben mutluyum sadece mutluyum... :D

9 Kasım 2009 Pazartesi

özet

hastane önünde incir ağacıı.. hakkaten acıklı şarkı, her hastaneye gittiğimde aklıma geliyor, sanki sağ çıkamayacakmışım gibi geliyor.. neyse ki sağ salim yurdumdayım yine.. tüm domuz gribi korkuma rağmen gittim, istediğim sonuçları alamadım ama içimde kalmadı en azından.. vücumdaki şekilden şekile giren ''ben'' ler konusunda tatmin edici bi açıklama yapmadılar, biopsi yapılması lazım dyip gönderdiler, onlar göndermedi aslında ben gidiyim dedim.. sivilce sorunumu da dile getirdim tabi.. ona da bi krem verdiler bakalım ne kadr işe yarayacak görcez..günn özti bu

buaralar mükemmel gelişmeler var.. sevdiceklen saatlerce nette konuşabiliyoruz.. bizim için büyük insanlık için küçük bi olay :) 8 aydır ilk defa bu kadar güzel iletişiyoruz :) aman nazar değmesin..............................................

4 Kasım 2009 Çarşamba

yine gecenin dördü oldu buralarda ,sen yediyi yasarken uzaklarda ben arkanda biyerlerde takip ediyorum seni.. zamanı itmek istiyorum vargücümle ama yetmiyor işte.. ne gücüm yetiyor ne de zamanı itmekle tüketebiliyorum ayrılığı.. ruhun içimde, birlikte tenini arıyoruz, özlüyoruz, susuyoruz hatta öyle ki tıpkı bi eroinman gibi krize giriyoruz aşırı dozda hissetmek istiyoruz seni.. sonra aklıma birlikte kuantum felsefesiyle alakalı izlediğimiz bir belgesel geliyor.. belki de yanyanayızdır biryerlerde.. olasılıklar dünyası.. kesikli bir birliktelik..

bütünlük yok başlıkta yok..

karayip korsanları, yüzüklerin efendisi, matrix, star wars geceleri yapmayı planlıyorum..kimileri bi halta yaramaz diyor kimileri anlata anlata bitiremiyor en iisi izleyimde kendi fikrim olsun diyorum nasıl becermişsem hepsi yarım yamalak izlenmiş.. 10 gün hergece üstüste film izleyince bağışıklıl kazandım bünye istiyor..buarada yurtta iki kişide domuz gribi varmış ne derce dogru bilmiorum ama turstım acıkcası.. ne zamn bitecek bu gercek mi yalan mı olduguna karar veremediğim hastalık.. zaten üniversiteleri adam yerine koyan yok biz insan degiliz sanki ölmeyiz ne dezenfekte ederler ne tatil ederler bu ne kardesim ölümsüzmüyüz biz :)

sınav tarihlerim acıklandı bayramda evime gidebiliyorum.. bayram sonuna bir sınav kalıo o da secmeli zatn.. çiftlige bi ev aldım bugun hoş durdu ineklerin yeri biraz daraldı ama olsun onlar hallerinden memnun :P :) bu ne sacmalık ya hakkaten kendime kızdım şuan :)
garip ruh hallerindeyim yine..zaten mutluyken yada normal bi haldeyken yazamıom ben buraya biraz haksızlık oluo farkındayım ama mutlulugu anlatacak kelimelerim yok napıyım..
bazen diyorum kendime hayal dünyasında yasıyosun sonra diorum işte sadece hayal olduklarına inandığın için gercekleşmiolar diorum tüm bu sürecin sonunda kararlıyım basarıcam diyorum kendimle bi konsensüs saglıyorum özellikle geceleri saglanıyor bu konsensüs benden güçlüsü yok geceleri.. gündüz oldugunda süreç tekrar baslıyor fln aynı hikaye.. bu durum cok yordu beni hayatımda bi kesinlik istiyorum..tek bi hedef koymak ve ona ilerlemek istiyorum böle beş on tane olunca boka sarıo hiç birine yetişemiom zaten..
yine bi insan hayal kırıklığına ugrattı beni.. sasırttı desem daha dogru olur aslında.. çok şey bekliyorum galiba insanlardan.. ya bu bana koyan cinsten bişi değildi ama onun kişilik tanımlaması beni sasırttı acıkcası yansıttığı ve oldugu kişi arasındaki uçurum..
9 kasımda dermatloji de randevum var unutmam lazım zira benlerim benlikten cıktı hergün baska bir kalıba girmekteler..
plansız yaşamı destekliyorum..

19 Ekim 2009 Pazartesi

..ve birgün gelecek, olup bitene gülmek bile mümkün olmayacak, ''Keşke zamanında sesimizi yükseltebilseydik'' diyenler sürgünde hükümet kuracaklar. Karşı çıkmak cesaret, muhalefet etmek esaret gerektirecek.Ayrılıklar kapıyı çalacak, kavuşmalar zaman alacak. Pişmanlıklar için çok geç, umutlar içinse hala erken olacak..

yitirilenlerin ardından..

Yurt odasında yalnız kalmak.. 4 yılda buna da alıştım bunu da sevdim.. öyle zamanlar oluyor ki bazen dısarı boguyo beni biran önce yurduma gitsem mümkünse yalnız kalsam kitap okusam yazılar yazsam ya da düşünsem sadece bunu istiyorum.. şuan önceki yazılarımı kaybetmiş olmanın acısını taşımaktayım içimde.. ne yazarsam yazayım o kelimeler aynı ahenkte bir araya gelmeyecek tamamen bambaşka bir sey cıkacak ortaya.. o anki hislerimdi o yazılara yansıyanlar o anda kafamın içinde olanlar o yazılarla birlikte yitip gitti.. şimdi herşey yeni,eskimeye yüz tutmuş olsa da.. ruhum, kafam herseyiyle bambaşka seyler hissediyor bambaşka şeyler düşünüyor.. orada anlattıklarımdan bahsetmek gelmiyor içimden..ama bahsedeceğim böyle tutarsız bir ruh hali...

Sürekli boş insanlara rastlamak bir tesadüf mü yoksa ben mi çekiyorum diye düşünüyordum.. yine cevap bulamadan ya da yüzlerce cevap bularak.. kümülatif bir sekilde ilerlemekteydik.. sorular, cevaplar ve ben.. kafamızın içinde olup bitiyor herşey.. ne kadar gözlemlersen gözlemle.. pozisyonun tekrarını binlerce kez izle istersen.. hisler yabancı.. her tekrarda daha da yabancılaşıyor daha da uzaklaşıyor, az önce benliğinden bir parça olan eylemler.. hindistan cevizi kokan ama tattığında hiçbirseye benzemeyen sabunlar gibi ardından kalanlar.. insanları tanımaktan korkuyorum.. sadece kokularının hindistan cevizine benzemesinden korktuğum için.. zira sık yaşamaya başladım.. içlerine girdikçe çürüklerine uzanıyorum hayallerimi de çürütüyorlar kendileriyle birlikte.. öyle bi mekanizma olsun ki beynim de ve kalbimde sadece sevdiğim özellikleriyle geçsinler bana geriye kalanları duymayım, hissetmeyim, görmeyim.. biliyorum ozamnda bu duraganlık sıkacak beni.. ideal olanı aramak mümkün mü? ya da asıl soru bulmak mümkün mü? bizi mutlu eden bu memnuyetsizlik mi acaba ? kimbilir belki de öyle.. ama katlanamadığım seyler çoğunlukta.. şuan da sosyalizmin imkansızlığında faşizmi düşündüm.. hemde insan ilişkilerini irdelerken.. herkes benim doğrularımı kabul etsin, tek doğru olsun gibi tamamen kendimle çelişen düşünceler hakim benliğime.. en mantıklı dediğim adam saçma sapan şeylerle( neye göre kime göre saçma tabiki bana göre :) karşıma gelince böyle düşüncelere kapılıyorum ama sıyrılıyorum korkmayın :) yaşla ne kadar doğru orantılı bilmiyorum ama bazen düşünmüyor değilim.. saçma sapan sorularla ( yine bana göre )çıkıyorlar karşıma tamam bilmemek ayıp değil ama bi arştır be kardeşim bi zahmet üniversiteye gelmişsin.. bişeyleri aşma vakti.. kendini aşma vakti..

Bir yıldız daha söndü hayatımda.. herkesten öne koymuştum oysaki..ama tanımamalıydım onu, girmemeliydim içine bu denli gözlerindeki sonsuzluğa aldanmamalıydım.. sonsuzluk değilmiş gördüğüm koca bi boşlukmuş dibi de o kadar derinmiş ki sonsuzluk olarak adlandırmışım onu, dibe çakılınca anlamam kötü oldu tabi.. onun için karşıma aldıklarımla karşılastım bu boşlukta hiç bişey olmamış gibi davranmaktı en iyisi sonsuzluk olarak nitelenmeye devam etmeliydi bu boşluk.. öyle yaptım.. yenilgi gibi geldi haklıydınız demek.. belki de öyleydi gerçekten.. garip, anlayamamak, anlatamamak, anlayamamasına şaşırmak.. hep kabullenmişimdir insanların birbirini anlayamamasının doğallığını ama zor oldu bu sefer..

Bir insan tırnağına neden bu kadar değer verir ki.. farklı bi konuya ani bi zıplayış gerceklestirdim farkındayım ama bide bu tipler var ki benim mantık sınırlarımı aşmış durumdalar ki baya geniştir bu sınırlar :) yakın arkadaşlarımdan biri banyo yaptıktan sonra saçının bir ucunun köşesindeki tel hafif kalkık duruyor diye gitti yeniden banyo yaptı.. şimdi bu su israf değilde ne.. vakit kaybı değilde ne.. sorunu irdeleyecek olursak ki sorun diye nitelemek bi garip gelio.. ortada bi saç var hatta saç teli hatta kıl ,tüy bunu hafif ıslatmak suretiyle yerine yerleştirmek son derece mümkün hatta tükürük de işimizi görür :) sorarım size eyy ahali bunu düşünebilmek için zeka katsayısının çok yüksek olmasına gerek var mıdır :D bu sorun çözememe kabiliyetsizliği başımıza çok bela olmakta.. gecenlerede ojesi bozuldu diye yani tek bir tırmakta ki en ücra köseyi düşünün..hepsi silindi tekrar sürüldü üstelik herkes onu bekliyordu.. isyana teşvik ediyorlar insanı.. bu mudur arkadaşım bu mudur ya tek derdiniz bu mudur.. insanlar ölüyor savaşlar cıkıyor, kapitalizim ekolojik dengeyi bozuyor, imf kol geziyor etmeyin eylemeyin.. git 2 sayfa bişi oku bunlara vakit ayıracağına.. bide bu süslü arkadaş kürtlerle ilgili yorum yapmıyor mu deliriyorum.. hemde hiç bir bilgisi olmadan sadece facebookta dönen videolara dayanarak.. insanların değişmesi gerektiğini herzaman savunmusumdur ama hiç mi ileriye giden birilerini göremeyeceğim ben.. ama umudumu kaybetmemeliyim ne de olsa değişime açık arkadaşlar ?!


Dipnot1 : yazıda mevzu bahis olan arkadaşlar tamamen hayal ürünü olabilir de olmayabilir de..
Dipnot2 : bakımlı olmaya karşı değilim gerizekallıga karsıyım !!

9 Ekim 2009 Cuma

ayşe kadın..

buram buram taze fasulye kokusu arasında anlatacak çok şey var ama vakit sınırlı..kendimizi türk yunan ilişkilerine adarken sadece taze fasulyeye vakit ayırabiliyoruz..herseyi anlatacağım taze fasulyeden sonra...

25 Eylül 2009 Cuma

sanırım büyüdüm..

24 Eylül 2009 Perşembe

hedö hödö :P

son yazımın üstünden hayli zaman geçmiş.. şampiyon mu olcaz ne die bi endişeye düşmüşüm o zamanlar ama o kadar da endişelenmeme gerek yokmuş zira o maçtan sonra hiç bi maçı alamadık maç kzanmayı geçtim adam gibi top oynamadılar.. ispanya hissettirmeden şampiyon oldu.. turnuvadaki ünvanımız 8.likten çok şampiyon takımı yenen takımdır benim için :D

bugün alese başvurabildim sonunda.. heyecanlandım nedense.. 40 tl kaptırdığımdan olabilir :) hadi 40tl nese de 3 tl hizmet bedeli nedir ya alt tarafı 2 tuşa basıyolar..iyi uyduruolar valla kılıfı..hizmet bedeliymiş peehh.. kasım 15te sınav var bakalım..

bir tatilin daha sonuna geldik.. pazar günü dönüyorum yuvama (yurduma :) ).. bir daha bu kdr uzun tatil yapamayacağım ya da hep tatilde olacağım bilemiyorum orası muallak.. korkutucu.. bomboş bir 1 ay geçirdim.. pc , tv ve kitap üçgeninde gecen 1 ay.. başlarda huzursuz oldum baya ama yaz okulu fln derken yorulmusum baya ihtiyacım varmış böle bi molaya ( kendime terapi uyguladım 2 dakikada :D ) artık hersey bursaya endeksli.. dönünce yapılacaklar listesi kabarık.. zira bi dahaki eve dönüş temelli olabilir :(

ya aslında pazar günü tam olarak yuvama dönüyor sayılmam ben.. nese sonra anlatırım onu :D

12 Eylül 2009 Cumartesi

12 DEV ADAM !!


TÜRKİYE : 63 İSPANYA : 60 .......4'te 4 ... süper gidioruz..şampiyon mu olcaz ne aman yarabbim :D ömer aşıkkk..BOG(K)DAN az sans verse de yine çok iidi.. 2007 de sevdiceğimle defterimize Avrupa Ümitler Şampiyonasın'dan notlar düşerken adını öğrenmek için araştırma yapmak zorunda kalmıştık..hatta dalga geçmiştik kim bu die :)) çocuk bizi duymuş hırs yapmış iyiyki de yapmış hep yapsın..tabi bog(k)dan la nereye kadar bilmiyorum ama..maçlar çok zevkli :)

11 Eylül 2009 Cuma

12 eylül..

50 kişiyi astılar bugün, 517 kişiye idam cezası verdiler, 299 kişiyi ceza evinde öldürdüler, 650.000 kişiyi gözaltına aldılar, 14.000 kişiyi yurttaşlıktan çıkardılar, 39 ton mecmuayı imha ettiler...


12 eylül faşizm...

12 eylül idam...


12 eylül işkence...



O gün bugündür faşist bu ülke..söylenecek çok söz var..susmayacağız..

10 Eylül 2009 Perşembe

monoton 2

anladım ki evde uzun süre yaşanmıyor..yani baba evinde belki de ana evinde o kısım çok önemli değil aslında..önemli olan yaşanamaması kısmı..özgürlüğe alışıyor insan bi kere hoş evde de bişeyden kısıtlayan yok ama ben kendi kendimi kısıtlıyorum nedense eve gelince..sürekli bişeyleri erteliyorum..bi üşengeçlik bi can sıkıntısı..bi boşluk..anlam veremiorum bu duruma oysa gelmeden önce ne çok plan yapmıştım eve gidince şunu yapacağım bunu yapacağım die sıralamıştım herşeyi ama gel gör ki elde var sıfır..pauseye basıyorum sanki eve gelince soyutlanıyorum herseyden genelde huzura kavuşmak için böyle bi yöntem izlenir ama ben çok huzursuz oluyorum..o zaman bir son ver dediğinizi duyar gibiyim ama yapamıyorum nedenini bende bilmiyorum..garip bi his korkuya benziyor..işin kötü yanı okul bitiyor bu sene yapmam gerekenlerle yapmak istediklerim arasındaki çelişki daha da büyüyor.. ne yapacağıma karar vermiş değilim..aslında vermiş gibiyim de onun için de hiçbişey yapmıyorum ben..ne yapıyorum ben ya ? geçiş dönemi olabilir mi ? nereye geçiyorum ya onu da bilmiom..hiç öle süslü cümleler kurmaya çalışmayım basbaya TEMBELİM ben TEMBEL..nese tanımlanabilen bi sorun çözümlenebilirde heralde..

8 Eylül 2009 Salı

doğumm günüümm :)

bugün benim doğum günüm kelimeler büyüyyor ağzımdaaaa.. demicem :) tam 24 yıl önce bugün .. sabaha karsı 4 sularında dünyaya koca bi çığlık atmışım.. o gün bugündür cığlık çığlığayım.. ozamnlar çığlıklarım duyulur , herkes etrafımda pervane olurdu.. bugünlerde çığlıklarımı duyan yok.. bazen ben bile yabancıyım kendime.. ilk nefes aldığımda ciğerlerimi yakan hava şimdilerde boğmaya başladı beni.. herşey zamanla boyut değiştiriyor.. hiçbirşey masum değil artık.. doğduğum da gözüme görünen ve kendi kendime anlamlar yüklemeye çalıştığım hersey ama hersey şimdi milyonlarca anlam kazandı.. doğru olanı ben bulmalıyım.. yani bir bakıma o zamandan bu zamana değişmedi benim birşeylere anlam veremeyişim.. tek fark o zaman seçimlerimden ben sorumlu değildim.. artık herşeyden ben sorumluyum.. herşeyin sorumlusu benim.. asıl şimdi hoşgeldim dünyaya.. iyiki doğdum...

7 Eylül 2009 Pazartesi

ders kayıtları

Bu dönem otomasyonda beklenen devrim gercekleşti. ilk denemede derslerimi seçtim. yine alttan iki ders aldım yükseltmek için bakalım bu benim için pek hayırlı olmuyor genelde ama hala ısrarlıyım bu sefer olacak. türk yunan ilşkileri die seçmeli bir ders aldım beni tek heycanlandıran ders kendisi suan, dersi barış hocamın vermesi de ayrı bir heycan konusu tabi :) bir de türkiye de sendikal hareketler die bi ders aldım bu da güzel geçeceğe benziyor. zorlu bi dönem beni bekliyor 8 dersim var üstüne ales var ve yapmam gereken bi ton şey var,sürekli ertelediğim ama geleceğimi belirleyecek şeyler.. bu yüzden korkuyorum galiba onlarla ilgilenmekten.. sanki herşey kendiliğinden hallolacak.. Allah kolaylık versin bana

6 Eylül 2009 Pazar

AŞKIN GÖZYAŞLARI

Uzulme bebegim, sakin uzulme
Olmadi işte. ayrildik.
Kizmadim sana, kizamiyorum
Yeter ki sen uzulme..
Ben sana hic kiyar miyim,
Yani o kadar da hiyar miyim?
Hiyar dedim de aklima geldi;
Yeni sevgilinle aran nasil?
O da seni, benim seni cok sevdigim gibi seviyor mu?
Ara sira goruşelim n'olur
Misafir ol gel bana,
Yumurta kirayim sana.
Param pulum yok ama
Borc yazdiririz bakkala.
Seni nasil sevdigim senin hic şeyinde eee...
Umurunda degil.
Hatirlar misin bilmem,
O mahur beste calar
Mujganla biz fenalaşirdik.
Ha, sahi gecen gun bekledim seni.
Saza niye gelmedin?
Seni bilmem ama ben acaip gaza geldim,
Sonra soda ictim gecti.
Hatirlamali,
Sevgiyle anmali,
Unutmamali
İncitmemeli,
Ucan memeli
Kacan memeli
Tutan memeli
Oburu de gelmiş
Hani bana, hani bana demiş..
Biliyorsun, ne yapsam ayrilamam senden asla
Hafife alma aşk vurur insana
Bir de yer vurur sonra
Masatenisi, bu kadar kolay sanma
İlvanlim
İlvanlim, ilvanlim, ilvanlim, ammm amman neyse...
Sen cok guzelsin
A acayipsin
Be acayipsin
C hicbiri
D hepsi senin mi?
Hatirlar misin sazlar calinirdi camlicanin bahcelerinde?
Benim de arabanin teybini calmişlardi,
Şimdi de seni caldilar benden.
Ve şimdi iciyorum her gece.
Her gece başka bir işkembe,
Paca, tuzlama, kokorec, kelle.
Gel beni kismen yelle.
Ha unutmadan,
Ebabil bir kuşsa, saka daha kuştur.
Saka kuş olarak kalacaktir.
Kuştur, kuş olacaktir.
Kuştum, kuştunuz, kuştular, kuşarlar..
Şiirime burada son verirkene...
Bi dakka doktor bey geliyorum
Şiirime burada son verirkene,
Seni cok sevdigimi soylemek istiyorum.
Ha bir de yeni bir kedi aldim o da cok şeker.
Gidişim suskun olmuştu ama donuşum muhteşem oldu.
Yasli gittim şen geldim, ac koynunu ben geldim

GRUP VİTAMİNNN !!!

5 Eylül 2009 Cumartesi

31 Ağustos 2009 Pazartesi

yarın trabzon yolcusuyuz..yeşille mavinin buluştuğu 'o yer' bekle bizi..

29 Ağustos 2009 Cumartesi

tutunma tutkusu..

yine tutundum bişeylere yine elimde kaldı.. sorun elimdedir belki, belki tutmasını bilmiyorumdur.. fazla asılıyorumdur belki, canını yakıyorumdur bırakmasın beni diye..ama öylece kalıyo işte elimde.. fırlatmıyorum bi kenara..belki adam gibi tutmasını öğrenirim bigün, o zamn o da sarılır bana sımsıkı.. belki de geç artık bişeyler öğrenmek için.. her tuttugum elimde kalacak artık.. elimde kalanlarla yaşamalıyım belki de hiç birsey tutmamalıyım artık hatta dokunmamalıyım hiçbirşeye.. kendim için onlara da acı vermemeliyim.. ilk başta onlar için gibi geliyor sonra elimde kalınca anlıyorum, dönüp bakıyorum geriye ben aslında herşeyi kendim için yapmışım, ben hiç bişey yapmamamış gibiydim oysa yasanırken ama çok şey yapmışım ardından bakınca.. evet bugün yine yapmamalıyım diyorum, bugün yine keşke diyorum biliyorum gelecekte de diyecegim.. öğrenmek zor artık.. elimde değil bazı şeyler galiba kontrol edemiyorum...

24 Ağustos 2009 Pazartesi

tanıdık bi duygu..

J.P.SARTRE AKIL ÇAĞI'ndan...


'' Sen kendini kısırlaştırmakla meşgulsün, sevgilim. Bugün uzun uzun düşündüm bunu. Ya! Evet, sende herşey tertemiz,pırıl pırıl, düzenli, sanki sabun kokuyorsun;etüvden çıkmış gibisin. Faydasız ya da kararsız, şüpheli, mide bulandıran en ufak şey yok sende. Öldürücü birşey bu. Yok, sakın bunu benim için yaptığını söyleme: Ben sadece bir aracım, sende kendini didikleme, kendini öğrenme tutkusu var. ''

19 Ağustos 2009 Çarşamba

yazasım var... yazmalıyım... yazsam ii olur.. yani ii olur gibi... ne biliym belki daa kotu olur.. ama iyi olsa sevinirim.. dönüp dönüp okurum bi daha sevinirim ama yok aklımda beni mutlu edecek kelimeler.. bazen geliolar sonra gidiolar.. hemen.. hic beklemeden.. arkalarına bakmadan.. bekliorum yenileri gelsin die.. gidenin arkasından aglayamadan yeni bi umut doluyo icime, böyle bi kısır döngü bu , gitmeler gelmeler.. gitmeler gelmeler... basım dönüo sanki midem bulanıo.. cakır keyfi gibi de degil , agır kokular var bulantının yanında.. bas donmesi , bas agrısına dogru ilerlemekte.. ordan da acıya gecer , bu da onun döngüsü.. hic bozmaz sırayı, acı seklinde baslayıp sonra hafiflemez hep daha da siddetlenir.. ama ben hep beklerim kelimelerimi , bu acıya ragmen dönecekler bana bilirim, acılarım olacaklar önce , sonra mutluluga dönüsecekler bas agrısına inat bi döngüyle..

18 Ağustos 2009 Salı

kaçış.....

12 Ağustos 2009 Çarşamba

ütopyalarım..

Ortadoğu dersi..tüm çabam uyumadan dersi tamamlayabilmek..Irak başlığı altında bu yazıyı yazıyorum..not tutyorum sanılıyor :D keske konularda biraz indirim yapsa,yetiştirmek zor olacak..bunu önceden düşünmeliydim..böyle olmamalıydı
Sıkıldım..insanlardan..en sevdiklerimin bile sevmediğim huyları olmasından..herkesin kendini düşünmesi ne garip..sürekli kendini dertlerini anlatıyorlar..keske birazda dinlemeyi bilseler..neyse siz anlatın ben dinlerim
Çok uykum geldi..çelişkileri aşmak gerekiyor..yapmam gerekenler yapmak istediklerim olsaydı güzel olurdu..niye böyle değil ki sanki ? güzel şeyler yazmak istiyorum..çok sevmek istiyorum insanları amakorkuyorum da onlardan..sınırlarından korkuyorum..acımasızca yargılamalarından,yaftalamalarından,dertlerime deger vermemelerinden boğuluyorum, hep kendilerini anlatmalarından sıkılıyorum..
Ortadoğuyu seviyorum ama 8.45te biraz ağır kaçıyo,uykum geliyo,gözlerimi taşıyamıyorum..ama anlatıyor buna aldırmadan, anlatmak daha eğlenceli olsa gerek..inanılmaz bir uyku..çok tatlı..aksi gibi en öndeyim,hoş sınıf boş nerde olsam farketmez..
Karmaşık olaylar..neden bu kadar hırslı ki insanlar ? kendi ülkeleriyle ürettikleriyle mutlu mutlu yasamak neden batıyor bunlara ? hersey şirinlerin köyündeki gibi güzel olsa keşke..şirin çileği toplamaya gitsek hergün..aşçı şirinin turtalarından yesek..gargamel korkumuzda olmasa,gökkuşağının altından geçse ve dünyanın en iyi insanı olsa o da.. fazla mı mutlu bi tablo oldu ? ne sakıncası var ki ?
Ama gerçekten karışık olaylar..aslında basit amaç belli ama benim 'insan' olarak anlam veremediğim olaylar..değer yargılarımla büsbütün çelişen olaylar..petrol,sömürge,çıkar..heryer işgal altında..en önemlisi de insanlar ölüyor ve 'devletin bekası' için bu mübah sayılıyor sonra da insan doğuştan kötü,günahkar deniyor..kılıflar uyduruluyor hiç zorlanmadan hiç utanmadan..demokrasi içinmiş savaş çocuklar içinmiş,öldürerek özgürlüğe kavuşturduklarını düşünüyorlar sanırım malum özgürlüğün ülkesi, ''adaletin temsilcisi '' ...hersey basit olsa keşke..para,petrol,çıkarlar bu kadar yer kaplamasa devletlerin geleceginde..tehdit algılamasa hiçbir ülke..insanların mutluluğu olsa tek politikaları..bir çocuğun ağlamaması için çırpınsa devlet..bu kadar büyük olaylara gerek olmasa..hegemonya,güç,çıkar,silahlanma ürkütücü değil mi ? körfez ülkeleri iliklerine kadar korkuyorlarmış İran'dan..acı değil mi ? ne gerek var..insanlar elele tutuşsa,birlik olsa uzansak sonsuza...Dubai şantiye halindeymiş..para hırsı işte otel yaptıkça doymuyor adamlar..güzel aslında otel yapın savaş yapmayın canı isteyen gidebilsin o 7 yıldızlı otellere ama denizlere dokunmayın sokmayın oraya o çakılları,toprakları para kazanmak için...onlar öyle kendi hallerinde çok güzel mahvetmeyin altındaki bilinmeyen hayatları...
E öğrenciye de acıyın biraz..5 gün kalmış sınava 1000 sayfa var okunacak..yazık değil mi bize yaz okulundayız şurda,millet dubai de otelde biz burda onların ne yaptığını,acımasızlıklarını,para hırslarını okuyoruz..tamam okuyalım da şimdi sırası mı ? bence değil..neyse belki iyi bir çocuk olursam,uyandığımda tüm bilgiler beynimde olur..gercekten iyi bir cocuk olucam,söz veriyorum.
Dün güldürürken düşündüren bi olay oldu..olay yerini terkettim hemen...düşünmek istedim..yer:merkez kantin,yemekten sonra çay içiyoruz,yan masada herseyi çok bildiklerini iddia eden milliyetçilikten bi haber ''aşırı milliyetçi'' grup oturuyor...muhabbetlerinin ne oldugunu bilmiyorum ama birden aralarından biri yüksek sesle Karl Marx kapitalizmin babası dedi..vay be dedim Marx'a bak sen..daha bilmediğim ne özellikleri var diye düşünmeden edemedim...sonra yine aynı çok bilmişlik ve anlam veremediğim bi kendine güvenle Adam Smith Almandır,sosyolojinin babasıdır dedi...vay be babalara bak..ne kadar ''cahilim'' değil mi ? babalardan habersizim...önce bastım tabi kahkahayı ama ağırıma gitti sonra..Atatürkçüyüm demeleri ağırıma gitti..Atatürkçüyüm demek ne demek ? körü körüne inanmak mı birilerine ?yoksa sadece bir gruba dahil olmak mı? evet onlar için böyle ,sürü halinde gezmelerinden de gayet açık..sürünün başından habersiz sorgulayamıyorlr bile..kim bilir belki o öğretmiştir Adam Smith'i,Karl Marx'ı...hoş bu insanların adının geçmesi bile garip muhabbetleri arasında...üniversite de olmasın böyle insanlar hatta mümkünse hiçbiyerde olmasınlar ama kim engelleyebilir ki ? ben engellerim belki birgün, olmaZ mı ? doğar doğmaz eğitsek insanları..ama bikaç neslin feda edilmesi lazım yeni,temiz bir toplum için..ama bende yalan olurum bu süre zarfında..belki de herşey yalan olur belki daha da talan olur...
Bilmiyorum belki de şirin baba yeni bir ixir bulur,gökyüzüne dogru sacarız,güneş alır kucagına ve yansıtır tüm insanlığın üzerine..sonra da hersey cok güzel olur..evet evet belki de cok iyi bir cocuk olursam bunların hepsi olur..

İyi ama hersey çok güzel olunca herşeyin cok güzel olacağı ne malum ??????

Yeni ütopyalarda görüşmek üzere ozaman..........................

4 Ağustos 2009 Salı

Hayalimizdeki evi çizdik yurt duvarlarına.........

sorular..

Yalnız kalamadım yine..kalınca ne bok oluo onu da bilmiom , mantıksızca bi ton şey geçio aklımdan yakalayamadığım bi hızda..çoğu yalnız kalmak isteme sebebimin dışında..üşüdüm sadece üşüdüm , bir sürü mantıksız şey düşündüm ve de..birilerini bekledim gelmedi..bu bile mantıksız değil mi?..canın sıkkın diye yalnız kalmak istiosun sonra da birilerinin gelmesini bekliosun..anlamıyorum ben bu psikolojiyi..suçu var mı gelmedi diye karşı tarafın?..bilmem ki durumu açıklayacak cümleler kurmaktan çok uzaktayım..herseyim dağılmış durumda..beynim,kalbim herseyim farklı çalışıyor..gercekleri kabullenememe aşamasındayım sanırım..her defasında başa sarıo,öğrenemiyoruz,kaçınılmaz sona alışamıyoruz bir türlü , alışamayacağız da hiçbir zaman..neden böyle birseye mecbur bırakıldığımızı anlasam belki daha kolay olacak herşey..ama kolay olmaması gerekiyor sanırım birseylerin..sormadan edemiyorum ama cevapta bulamıyorum..bu çok büyük bir acı..özellikle de tek varlığın oysa..neden bu kayıpları bu acıları yaşamak zorundayız?..neden hiçbirseyin cevabı yok?biz secmedik ki hiçbirşeyi,haberimiz bile yoktu olanlardan hatta olacaklardan da yok..öyleyse neyin cezası bu?..sabrımız deneniyormuş ama ne için?..sabırsızsam suçlu ben miyim ? ben istemedim ki böyle doğmak,böyle olmak..neden istemediğim sonuçlara katlanmak zorundayım o zaman,hiçbirseyi ben planlamamışken ?
Yine olanlar oldu,kalpler kırıldı,çok büyük kayıplar,hayalkırıklıkları yaşandı..umutlar,hayaller hepsi tek tek söndü,yıldızların safağa yenilmesi gibi..geriye kalan sadece acı ve cevapsız sorular...

28 Temmuz 2009 Salı

dönüş yolu..

yine otobüsten merhaba...otobüs şirketi kontur olunca yazı yazmak zor oluo saolsun otobüs şöforu her bulduğu deliğe girio (kötü bi cümle oldu :)..bide dondurma servisi yapmadılr bu sefer ben çogalmasını istedim bulduğumla yetinmedim ya adamlar hepten kesti :) gorende hiç dondurma yemiyorum sancak :)
10 gün nasıl gecti bende anlamadım ama cana değdi bizim oraların tabiriyle...tüm kuzenleri hatta cocuklarını gördüm,öptüm,sevdim..bugün bu sene gelmeyeceğini söyleyen teyzem de sürpriz yapıp alamanyalardan gelince kadro tamamlandı sülalede görmediğim eleman kalmadı :) çok güzel bi duygu insanın birilerine ait olduğunu hissetmesi,onlara bağlanması,onları özlemesi..hele o kavuşma anı en büyük mutluluk..ailemizin en küçük ferdi berra,henüz 2 yıldır aramızda olmasına rağmen en çok özlenen eleman :) o da bizden biri olarak doğdu sanslı velet :)
böyle bir 1o gün..kalabalık,koşuşturma..yine bursa yolları göründü..ordaki hayatımı,ailemi de özledim çok..onlarda beni özlemişler bugun ayrı ayrı konutuk hepsiyle..gel diye bağırışıolardı bensiz çok sessizmiş ortalık :D gidiyoruz bakalım 2 hafta sonra yaz okulu da bitiyor...akıp gidiyor hersey hissettirmedn..
bu yaz okulu bana güzel şeyler kazandırdı..yeni bir dost kazandım hepsinden önemlisi..bu kelimeyi kullanmak beni korkutuyor aslında ama zaman gösterecek gercekten bu kelimeyi hakedip etmediğini..nasılsa bu tür hayalkırıklıkları yalama yaptı artık :) hem zaten bi önceki yazımdaki kabullenmeyi gerceklestirmemeye karar verdim..nedeni çok..bana vakit ayrılmayan zamanların nasıl geçirildiğini ögrenmem en önemli neden...dert değil ya bu tip olaylar bu saatten sonra..adam olmayanın hayatımda yeri yok bu kadar basit..canım görüşmek istemedi demesi saygı duyabileceğim bir sey gercekten ama duygu sömürüsü ve yalana tahammülüm yok...herneyse gereksiz bi konu..
scorpions always some where...güzel şarkı yolculuk için müzik sakin ohhhhh...huzur doldum birden :)
camdaki yansımam çok güzel görünüo şuan........................................

26 Temmuz 2009 Pazar

kırık,bozuk,çürük belkide yumuşak

planlandığı gibi geçmyen bir günün sonuna yaklaşmaktayım...kalbimi kıranlar tamir etmeye çalışıyor.. ilk zaman ki gibi katı olamıyorum böyle durumlarda..ne kırgınlığım geçiyor ne kızgınlığım kalıyor..ikisinin ortası garip bir ruh hali..bi tarafım hayır yumuşama yine aynı şeyleri yaşıcaksın diyor..bi tarafım hayr affet özledin onları diyor..bilmiyorum ben mi çok iyiyim yoksa olması gereken bu mu ? hakkaten değer vermek böyle birseydir belkide..ama niye veriyorum ki onlar bana değer vermediklerini defalarca gösterdiler..o zamn niye arıyolar şimdi ne değişti..anlamıyorum insanları sanırım..benim dostluk anlayışım bu dünyada ki insanlara pek uymuyor sanırım...belki de ben insanlar da kendi anlayışımı aramaktan vazgeçmeliyim..beni mutlu edecek davranışları olmadıktan sonra dostluk denir mi ona,zor zamanlarımda yokken şimdi durup dururken çıkagelmesinin bi anlamı olmalı mı? onu affedeceğimi biliyorum..bu sorgulama boşuna..herseyin farkında olsam da ona yine dostum diye sarılacagım,kanacağım tüm yalanlarına,onu çok özlediğimi söyleyeceğim,özledim demesi çok samimi gelecek yine bana sonra eski günlerden bahsedeceğiz birlikte ne kadar eglendiğimizden o gün ve sonraki birkaç gün arayıp soracak beni sonra kesilecek aramaları ben arayacagm cevap vermeyecek bir kaç ay gececek böylece sonra yine arayıp birseyler uyduracak ve tam da ozamn ben buraya yine buna benzer seyler yazıyor olacağım...böyle bir dostluk bu..kabulleneyim ben en iisi..tamam

25 Temmuz 2009 Cumartesi

SOL NE DEMEK ?

Küçük çocuk annesine sordu: ''Sol ne demek?'' Anne bir süre düsündükten sonra yanitladi: ''Sol; sokakta seksek oynamak demek, korkudan öleyazsan da lunaparkta zincirli sandalyeye binmek demek, gece yatagindan gökyüzünü izleyip gözüne kestirdigin bir yildizla sir paylasmak demek, küçük foklari gaddarca öldüren fok katillerini hiç unutmamak ve kürk giymis bir bayanin üstüne, 'Yasasin foklar' diyerek kalici boya atmak demek, yunuslarin bazen bir insan oldugunu düsünmek ve onlarin o muhtesem özgürlüklerini kiskanmak demek, Afrika'da bir ay sonra 700 bin yasitin çocugun susuzluktan ölecegini ögrenip kumbaradaki parayi kosarak acil yardim kurumlarina götürmek ve bundan böyle dis firçalarken muslugu kapali tutmak demek, yemegini bitirip geri kalanini üsenmeden bir torbaya koyup en yakin hayvan barinagina götürmek demek, köpegini gezdirirken bir posete onun biraktiklarini almak ve çöp kutusuna atmak demek. Kesilen her agaç, yanan her orman için ne yapip edip mutlaka ve mutlaka agaç dikmek demek, kimselerin bu orada ne yapiyor demesine aldirmadan insanlarin kumsalda biraktigi çöpleri toplamak demek, çok merakli olmak demek, su yasadigimiz dünyada kaç dil konusuluyor, farkli kaç renk insan var, neden Çinliler sütle yapilmis yiyecekleri yiyemezler, Güney ve Kuzey Kutbu'na kaç kisi gitmistir, onlarin bu yolculuklarda basina neler gelmistir, su bizim oturdugumuz kentin kaç kapisi var, su bizim oturdugumuz kentte kaç müze var, yaziyi ilk bulan kavim Sümerlerin kaç tanrisi varmis, Hititlerin kaç tanrisi, Hint mitolojisiyle Yunan mitolojisindeki tanrilar birbirine ne kadar benzer, güçlülerin tanrisi Apollon'un da, Hint tanrilarindan en sevilen insan basli fil tanri Gades'in de yardimcilari neden faredir, bir karinca bir kilometreyi ne kadar zamanda kat eder, sesten hizli giden uçaklarin hizi saatte kaç kilometredir, neden erik agaçlari erken cicek açar, dünyada kaç çesit kurbaga vardir, insanin en yakin akrabasi gerçekten su sinegi midir, Freud neden herkesin bildigi bir bilim adamidir, karpuz neden soguk suya birakilir, dünyada parfüm yapilan kaç çesit çiçek vardir, çöllerde kum firtinalari neden hâlâ insanlarin korktugu bir doga olayidir, kirlik alanlarda neden ay ve yildizlar daha parlaktir, ask nedir, bu neden basimiza gelir, kalbimiz sik sik neden kirilir, vicdan nedir, neden yalan söylerken yüzümüz kizarir...''Küçük çocuk ''Anne dur biraz'' dedi, ''kafam karisti.'' ''Elbette karisacak'' dedi annesi, ''Dünyanin en zor sorusunu sordun, devami var. Sol demek; her yaptigin isin neye yarayacagini bilmek demek, okudugun her kitabi, denizlerin tuzunu, göklerin mavisini iyi bilmek demek, bir ormanda pusula olmadan Kuzey Yildizi'na bakip yolunu bulmak demek, herkes birinin karsisinda mum gibi dururken kendin gibi durmak demek, geceden ölesiye korkmak ama geceyi sevmek demek, gün batimlarini sevmek demek, ormandaki tüm sesleri sevmek demektir; kendin için dans etmek demek, agiz dolusu gülmek demek, her yenilgiden sonra söyle bir silkinip kendi küllerinden yeniden dogmak demek.''Küçük çocuk birden bagirdi, ''Simdi anladim'' dedi, ''Sol demek hiç durmadan düs kurmak demek!''

IŞIL ÖZGENTÜRK

ROCK ÇOCUKLARI...BEKİR COŞKUN'DAN..

ŞARKILAR söylüyorlar... Şarkılar onlar için ekmek-hava-su gibi...
Bir konser öncesi, sabahın ayazında, montlarına sarılmış, ıslak çimenlerin üzerine kıvranmış uyurken görmüştüm onları.
“Neyi bekliyorlar?..”
“Şarkıları...”
Çoğu birkaç dil biliyor. Her şeyi tartışmaya hazırlar. Dünyanın tümünü kendilerinin kabul ediyorlar. Onlar için ırk-dil-din ayrımı yok...
Çevre savaşçıları, küresel emperyalizme karşı duranlar, savaşlara “hayır” diyenler de onlardan çıkıyor...
Kirli dünyaya itirazları var...
Ve özgürler...
*
Küçükçiftlik Parkı’nda yerli-yabancı grupların katıldığı Unirock Festivali vardı. İşte Başbakan Harbiye’ye geçerken onları gördü.
Çocuklar dans ederek şarkılarını söylüyorlardı.
O an içinden belki “Fesuphanallah...” dedi Başbakan...
Arabanın siyah camının arkasından, gözlerini kısarak, dolma saran tavşan görmüş gibi şaşkınlıkla baktı onlara.
Nitekim ilk konuşmasında “...Giderken maalesef gençliğimizin bir bölümünün halini gördük. Üzüntü vericiydi. Böyle sınırsız-kontrolsüz bir ahlaki erozyonun olduğu yapılanma bizi dertlendiriyor” dedi...
Ne yaptı ki çocuklar?..
Babalarının iktidarında tavuk yemi ithalatı işine mi girdiler?..
Büyük çarşıların önünü bedava kapatarak haşlanmış mısır ticareti mi yapıyorlar, babalarının adını sermaye yaparak?..
Baba dostunun bursu ile okuyup, bir anda mücevherat şirketi sahibi olma olanakları da yok...
Gemicik hayalleri de olamaz...
*
Onlar şarkılarını söylüyorlar...
Niye bu kadarcık haklarını “ahlaki erozyon” sayıp, ayıplayıp, sonra da oturup dertleneceksiniz?.. Şarkı söylüyorlar, şarkı...
Cennet kadar güzel, ama yağmalanmış-çalınmış bir ülkede doğdular... Onları bekleyen kötü yaşamlara, bunalımlara, işsizliklere, haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı, şarkı söyleyerek yürüyorlar.
Sadece şarkıları var...

23 Temmuz 2009 Perşembe

yine karamanda hiç bişi yapmadan gecen günler..şizoidliğe özenen varsa karamanı tercih edebilir :D

20 Temmuz 2009 Pazartesi

...

aman ya her önüne gelen ülkeyi kurtarmaya calışıo sallıo öle aklına geleni sacma sapan ülke bilmem ne ..sonra ee gel yapalım bişiler böyle gelmiş böyle gitmesin diyoruz.. yok banane,gördük zamanında kurtarmaya calışanları diye mızmızlanıyorlar..şikayet etme kardeşim ozamn çık vatandaşlıktan terket beğenmediğin ülkeyi sende rahat et bizde edelim..adam gibi tartışanları tenzih ediyorum,böyle farklı kanallardaki akşam haberlerinden duyduklarını harmanlayıp çok entellektüel bi konuşma yapıomuş havalarına giren dallamalara lafım...

şarkıdan mahrum bırakmayalım..

19 Temmuz 2009 Pazar

öldüren etki...

Renksiz hayaller dolu, dökülen gözyaslarim
Ezikligi kalbimde, yasanmis tüm asklarin
Tüm aci anilari, bana birakip gitme
Beni bana ver artik, pesinden sürükleme

Duymak istiyorum, duymak istiyorum
Kalbimde ruhunu, duymak istiyorum
Görmek istiyorum, görmek istiyorum
Gözünde gözünü, görmek istiyorum

Incitme kalbimi, birakip gitme
Sana kendimi verdim, beni yok etme
Ne olur suskun durma, birseyler söyle
Karanligin içinde kaybolma öyle

Duyabilsem kalbini, okuyabilsem seni
Sessiz feryatlarini, aci agitlarini
Tüm haykirislarini, hissetmek istiyorum
Sana yaklasip sende, ölmek istiyorum..

18 Temmuz 2009 Cumartesi

otobüsteykene

camasır kurutma odası,ütü masası derken şimdide otobüsten yazıyorum :) karamana gitmekteyim..öyle durupdururken esti kafama gideyim dedim..ne var ne yokmuş bizim oralarda..ama zor geldi bugun bizimkilerden ayrılmak onu farkettim seneye işimiz zor..nefret ediyorum bu ayrılıklardan..vay be bursa seni de sevdim sonunda..gercekten sasırtıcı..aslında tam olarak sevgi denemez..alışkanlık belki.. dostları mı barındırıyor olması bu sehri çekici yapan..bursaa yalan söylüyorum kendime suan seviyorum ben seni,özlüyorum ben seni,özleyeceğim ben seni...otobüslerin dondurma servisi çok yerinde bence yaa hatta iki üç kere yapmalılar hatta su srvisini dondurma servisiyle ikame edebilirler :) ya muro var tv de..devrimi böyle mal yapılar kullanmıyor mu deliriyorum yaw..delirmekten baska bişi yapamadığım için kendime de deliriorum..herneyse senacım sana sürpriz yapacaktım ama blogu okursan yalan olacak :) nese o da güzel olur ama...geliyorum dostum..ya aslında sen gelsen de ii olurdu ama ben tek basıma yasayamadığım için geliyorum ikimiz hiç yasayamazdık..anladın sen onu :)
ne cok kamyon var ya..2001 de teyzemler istanbuldan karamana tasınırken kamyon yolculuğu yapmıştım çok zevkliydi gercktn arkada ranza tarzı bişey vardı yayıla yayıla gelmiştik hatta pijamalarımızı bile giymiştik :) enteresan olan 1992de karamandan istanbula taşınırlarkende kamyonda onlara eslik etmiştim :) hey gidi günler hem götürdük hem getirdik :) bu kacıncı yolculuğum acaba yaa..nese klima dondurdu ya üstüme bişi giyiym sonra yolları seyrediyim öyle dalıp gidiyim düşüncelere..

16 Temmuz 2009 Perşembe

zamansız..

Sacma sapan vakitlerde yazma isteğim geliyor ya da bir kaçış bu yapmak istemediklerimden...düşünmemem gereken şeyleri ama düşünmek istediklerimi düşünmeme fırsat verdiği için belkide bulduğum her boşluğa beynimden geçenleri aktarma isteğim...boşluğun boyutu da önemli değil,tek satırla da anlatabilirim düşündüklerimi hatta tek bir harfle...E...

8 Temmuz 2009 Çarşamba

karmakarışık

dönmem lazım dünyaya,hedeflerime sarılmam lazım..ama yapamıyorum işte hala o yaşanan iki gündeyim,dönemedim buralara..kötü yanı bu tüm beklediğin o oluyor..sanki gelince geçip gidecek tüm çektiklerin..tüm motivasyonun o oluyor..sonrasını atlatamıyorum işte motivasyon,konsantrasyon herşey sıfır...bi yandan da varlığı yetiyor,görmesemde olur diyorum hatta hiç tükenmiyoruz diyorum,bazen düşünüyorum, bu cümleler avuntudan ibaret mi diye ?? ne önemi var ki?? öyle ikilemler,çelişkiler,sorular,cevaplar,istekler,mecburiyetler,gülücükler,gözyaşları...haftasonunun özeti...

7 Temmuz 2009 Salı

oldu da bitti maşallah..

3 Temmuz 2009 Cuma

yarın olsun..

yarın bir süpriz yaşamayı umuyorum..bakalım beklentilerim yerine gelecek mi..çok heycanlı..

2 Temmuz 2009 Perşembe

coşageldim..

yeni mekanımız çamaşır kurutma odası..sizlere farklı yerlerden seslenmeyi sürdüreceğim yarın birgün tuvaletten yazarsam hiç şaşırmayın,elektrik nerde biz orada :) fonda güzin ile baha ateş böceğim'i söylüyor..kim bunlar ya baya eskimiş benim winamp..ama güzel sölemişler..oya bora vardı bide ya ara beni öptüm seni seni çok özledim deli gibiii..:) duygulanıyorum yaw 90'ları hatırlaynca zaten michael jackson'da öldü :( ...bu şarkı ezgiye gelsin H.I.M The vampire..duymasan da bilmesen de bu şarkı senindir ezgicim :) ödev yapcaktım ben ya yine niye daldım buraya..yaz okulunda ödev olur mu ya..
gelecek planlarıma yönelik iyi haberler aldım yani istediğim şeyin olabilitesi varmış (olana kadar şey diye hitap edeceğim ona )..bi iç huzura kavuştum sanki bunu öğrenince..sap gibi kalmak istemniyom yahu okul bitince ne pis,lanet bi duyguymuş bu,rahat bırakmıo adamı..öyleyken böyle işte ya saçmalayamıyorum bile şu an..one tree hill 5.sezon 8.bölüm de tıkandı yahu sinir oldum..indiremiyoz ki burda da anasını satim..yarım saat anca sorunsuz girebiliorum nette bu lanet yerde..zaten dün bisürü action oldu mallık desem daha doğru olur,kızın birinin kilidini kırıp dolbını soymuşlar hayvanlar...su ısıtıcılarımızı filan topladılar gecenin 12sinde arama yapıp..hayır ya mantığı anlasam gidip kendim toplayıp verecem valla ya..tabi açıklama istediğimde bi açıklama yapamayınca deli oldum bende verdim veriştirdim..işlerine gelince umutları gençler oluyo sağladıkları ortama bak ya..bu nası bi ilkelliktir kardeşim..ödev yapmak için elimde laptop elektrik arıorum hayır yani keşfedileli baya bi oldu biz niye mahrum kalıyoruz açıklasın bunu biri bana..nedir yani amaç..yok abi beklemeyin bu gençlerden bişey ne veriyosunuz ki bi karşılık bekliyosunuz..hepsi sıraya dizilmiş anasını satıyım azımıza sıçmak için,neymiş efendim bavullar odada durmayacakmış..sanane kardeşim benim rahatsız etmiyo..hem siz ne zamandan beri bizim iyiliğimizi düşünür oldunuz ki ?? hele şu güvenlik görevlisi diye süslü bi sıfatları var diye kendilerini fbı görevlisi sanan ....(siz uygun bi sıfat yerleştirin en kötüsünden işte ) delirtiolar beni,allahın yobazları..neymiş efendim imza atılacakmış..ulan uyuyasunuz beee atı alan üsküdarı geçio siz yırtın bi taraflarınızı imza diye..anamıza babamıza hesap vermioz laann kaç yaşındayız biz..hakaret vallahi hakaret..bacak arasından ibaret gördükleri namusu koruyorlar sözde namussuzlar...ayrıca belki 12ye kadar uykum gelio beklemek zorunda mıyım kardeşim imzayı..çok sinirlendim yahu hızımı alamıyorum...o ülkücü bozuntularına sesiniz çıkmıo ama adamlar resmen ev dösemiş yurtta,önlerine gelenin ağzını burnunu kırıo hepiniz dut yemiş bülbül..onlar ayrı bir sinir harbi yaşatıyolar bana zaten neyi savunduğundan bile bi haber örümcek beyinli yobaz insanlar..üniversite de böyle insanların varlığına katlanamıyorum resmen hüngür hüngür ağlayasım geliyor...ideoloji sanıolar yaptıkları haydutluğu..ideoloji nedir ondan bile bihaber gerçi çoğu,konuşmaya tartışmaya tahammülleri yok,neyin mücadelesini verdiklerini bilmiyorlar çünkü...böyle olmamalı,birşeyer değişmeli,şartlar,beyinler değişmeli...

29 Haziran 2009 Pazartesi

verimsiz ama verimli bir gün..

yağmur yağıyor seller akıyor..bu yazıyı sizlere ütü masası üzerinden yazıyorum..kyk da ütü masası sadece bir ütü masasından ibaret değildir yeri gelir ütü masası olur yeri gelir yemek masası yeri gelir bilgisayar masası :) böyle işte burda amacı dışında kullandığımız çok sey var ama bunları saymanın bir anlamı yok..boş şeylerle uğraşmak konusunda üstüme yok gerçi ama bunu yapmayacağım..hava fena gürlüyor korkuyomyum ne ? yok canım...bugün kütüphanedeydim tüm gün,ders calışmak için gidilir ama ben orda da çalışmadım kitaplar arasında dolasırken Bernard Shaw'ı keşfettim (ondan böyle rastgele bir yazıda bahsetmeyecektim ama napıyım bugün benim için en önemli olay oydu) Sakir Eczabaşı 1950 yılında 21 yaşında,Londra'da eczacılık eğitimi aldığı günlerde Bernard Shaw ölüyor İngiltere ve dünya çalkalanıyor resmen..Sakir Eczacıbaşı, 94 yaşında bir adamın ölmesinin neden bu kadar beklenmedik bulunduğuna bir anlam veremiyor..bu sebeple başlıyor onu araştırması..çok güzel bir kitap yazmış daha doğrusu derleme,adı:gülen düşünceler..ingilizce'deki wit kelimesine türkçede böyle bir karşılık bulunmuş,güzel de olmuş...kitabı elime alıp,ilk açtığımda karşıma Shaw'ın ' ideal olan aşk,postayla yürütülenidir..' sözleri çıktı...benim için çok manidar olması sebebiylen hemen aldım,harika gidiyor...sık sık paylaşacağım Shaw'ın sözlerini..yağmur hala yağmakta...

24 Haziran 2009 Çarşamba

kyk ve internet

inanılmaz ama gerçek şuan sizlere kyk'dan yazıyorum:) yurt bloglarında kablosuz internet var artıkım.. ama biraz tuzlu geldi bana 72 saatliğine 9tl verdim..ya da ben çok fakirim :) herneyse geldik işte yine buraya..yeni geldiğim zamnalar hiç sevmiyorum burayı..alışmak çok zor oluo..farabi muabbeti olmasa gelmezdim keşke de gelmeseydim o iş yalaaaann oldu..okulda bir tane ilgilenen hoca olmadı emre de ilk dönem gelemeyebilirm gibi laflar etti kafam bozuldu uğraşmadım bende..zaten son sınıfta biraz riskli gibi ne bilim ortam güzel olurdu da ortalamaya sıçabilirdim..ne işe yarayacaksa...galiba burda da yapamayacağım ben yaaaaaaa..böle işte..nese 72 saat içerisinde mutlaka yazarım :D

23 Haziran 2009 Salı

vicdan kanseri..can dündar'dan

Uludağ Üniversitesi Rektörü Mustafa Yurtkuran...onunla ve uğradığı haksızlıkla ilgili söyleyecek çok sözüm var elbet...ama Uludağ Üniversitesi öğrencisi olarak, Can Dündar'ın haklı sözleri beni çok yaraladı..biz rektörümüz için hiçbirşey yapmıyoruz..paylaşmak istiyorum..

VİCDAN KANSERİ

Milliyet üç gündür bir insanlık kavgası veriyor. Hapiste bir üniversite rektörü var:Kanser...Tutuklanmadan 1 ay önce ameliyatla sol testisi alınmış.Radyoterapi görecekken tutuklanmış.Cezaevi şartlarında sağlığı daha da bozulmuş. Bir damarı yüzde 90 tıkalı iken, ikinci damarı da yüzde 60 tıkanmış.Kolesterolü yükselmiş.Şekeri nüksetmiş.Avukatları tahliye talep ediyorlar.Mahkeme duvar:“Kuvvetli suç şüphesi var. Tutukluluğunun devamına...”Avukatlar acilen radyoterapi uygulanması gerektiğine dair resmi raporla yeniden başvuruyorlar. Mahkeme yine reddediyor:“Raporda ‘hayati tehlike’den söz edilmiyor.”Bunun üzerine “Kesin hayati tehlike var” raporu geliyor.Mahkeme 3. kez “Hayır, bırakmam” diyor.Hasta ağırlaşıyor. Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastane “Radyoterapi uygulanmaması hayati tehlike yaratıyor. Baypas yapılması da zorunlu” raporu veriliyor.Rektör, hastanede tek kişilik bir odaya kapatılıyor. Başına bir jandarma dikiliyor.Eşi, yanında olmak istiyor. Hastane, “Yanında refakatçi bulunması uygundur” raporu veriyor.Bu kez savcılık duvarlaşıyor:“’Uygundur’ demek yetmez, ‘zorunludur’ demesi lazım.”Aynı savcılık, “Nüfus müdürlüğünden eşi olduğunuzu kanıtlayacak belge alın gelin” diyor.* * * Uludağ Üniversitesi Rektörü, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran ve eşi Merih Yurtkuran’a yapılanlara bakınca, bu ülkenin yargı ve yönetimine “habis vicdan kanseri” teşhisi koyabiliyoruz.Tedavisi çok zor bir kanser türü bu...Üstelik metastaz yapmış, medyaya da sıçramış, bir kısmında vicdan dokularını tamamen öldürmüş durumda... Öyle ki çoğu, olayın kendisini görmeyip Adalet Bakanlığı’nın yalanlamasını haberleştirebildiler.Ya üniversitenin, rektörün yetiştirdiği doktorların, öğrencilerinin, onun yerini alan rektörün suskunluğuna ne demeli?..Vicdan kanseri, oraya da mı sıçradı?* * * Evrensel hukuk bir seri katile bile tedavi için tahliye hakkı verirken, henüz neyle suçlandığı bile belli olmayan bir üniversite rektöründen bu hakkın esirgenmesi, (Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy’un deyimiyle) “taammüden adam öldürmek sayılır.”Aynı yargının daha önce çete kurmaktan yargılananları “Hafızasını kaybetmiş” diye tahliye ettiğini, onların daha sonra kayıp hafızalarıyla siyaset sahnesinde boy gösterdiğini hatırlamıyor muyuz?Dolandırıcılıktan mahkûm olanlar, yaşlılık gerekçesiyle affedilip siyasete dönmediler mi?Burada asıl “suç”, siyasallaşmış bir yargının tersi yönde bir siyasi eğilime sahip olmak mıdır?“Zamanında onlar da bize neler yaptılar”ın hıncı mıdır?“Bırakırsak sonra onlar bizi yargılar” kaygısı mıdır?Her ne ise, darbe dönemlerini aratmayan bu uygulama, Türkiye tarihinin en büyük suç örgütlerinden biri olduğuna inandığım “Ergenekon”un çökertilmesine filan değil, asıl çetenin ve faillerin gözlerden gizlenmesine yarar ancak... Bir de vicdan sahiplerini “Hepimiz Ergenekoncuyuz” deme noktasına getirmeye...Testissiz yaşanır da, vicdansız zor...

22 Haziran 2009 Pazartesi

böyle mi olsak ki ??

Toprağım kıraç yerden alınmıştır,her bitki büyümez üzerimde,suyum ekşimiş şarap gibi tatsızdır,soluğum yalçın kayaları parçalayan rüzgarlar gibi delidir.Umuttan çok kuşku vardır yüreğimde,hoşgörüden çok öfke vardır,nedensiz düşmanlık gütmesem de,olur olmaz şeye sevgi beslemem ben.Haktan yanayımdır ve de hakikatten.Bu yüzden sevginin hak edenin hakkı olduğuna inanırım..Hak etmeyene sunulmayacak kadar değerlidir sevgi.. !!! (Şems-i Tebriz- i)

ya ben herkesi seviyorum yaaa koşulsuz şartsız hemde,bundan kötülük gelecekse buyursun gelsin :))

babama mektup..

Dün gece uyumaya çalışırken,kafamda sana mektuplar yazıyordum baba..öylece uyuyakalmışım..sabah uyandığımda halen yazmaya devam ettiğimi görünce içimi buraya dökmeye karar verdim,hiç okuyamayacağını bilsemde...
Senden bana kalan tek şey kitapların,o kitaplarda baş ucumda durduğundan her gece sana dair birşeyler hatırlayarak uyumaya çalışıyorum..pek iyi şeyler olmuyor hatırladıklarım,güzel şeylerde hatırlıyorum elbet ama uzun süreli olmuyor çünkü her güzel şey, sonunda keşke yaşamasaydık dedirtmiş bize...
Biz sana hayrandık baba,ama senin haberin yoktu,hiçte olmadı..ben bu kitapların başında durup bunların hepsini babam okudu,bana da anlattı diye hava atardım arkadaşlarıma,halbuki hiç anlatmamıştın...eskiden solcuların(sempatizanlarının dahi) insan ilişkilerinde hiç hata yapmayan,duyarlı,kararlı,sevecen,mantıklı insanlar olduklarını düşünürdüm(ki hala da sürüyor bu tutumum,hepsinin öyle olmadığını bircok kez görmüş olmama rağmen)..dünyaya karşı duyarlı olan bir insan kendi çocuklarına nasıl duyarlı olamıyor,dünyayı değistirmek isteyen bir insan nasıl ilk önce kendini değiştirmesi gerektiğini bilmiyor bunu anlayamıyorum? Bildiğim tüm değerler seninle çelişiyor baba..üzgünüm ama galiba benim için hayalkırıklığısın..

Bugün babalar günü..benim için ne ifade ettiğini bilmek istermisin ? Arkadaşlarımın babalarıyla içten konuşmalarını kalbim acıyarak dinlemek zorundayım,evet kulaklarımı tıkasam da duyuyorum ne yazık ki..dün tek başımaydım odada,neden mi? çünkü hepsi aşık oldukları babalarına hediye almaya gittiler,ben ne mi yaptım ?boşver,senin için anlamı olmayan seyler..
Eskiden bu kadar hissetmezdim yokluğunu..içinde yaşadığım fanus senin yarattığın boşluktan daha büyüktü çünkü..fanustan çıktığımda herkes,herşey yabancıydı sadece içimdeki boşluk terketmiyordu beni ve gün geçtikçe daha da büyüyordu..senden izin istemeyi ve bana izin vermemeni bile merak eder,bu duyguyu yaşamak ister oldum..param bittiğinde baba bana para gönder demek istedim ama yoktun..hatta sen ben buralardan giderken de yoktun sahi nerelerdeydin ? o gün benden daha önemli olan ne işin vardı bilmek isterdim doğrusu ? senin küçük kızın basketbol oynardı,en iyiydi belki de, herkes onu konuşur,başını oksar, aferin derdi ama onun umrunda olan bir tek kişi vardı,sen...ama yoktun...
Ben büyüdüm baba(muhtemelen bundan da haberin yok),belki de kendi çocuklarım olacak birkaç yıl sonra ama yarattığın boşluk ve babasının elinden tutmuş parka giden o küçük kız çocuğu,ben kaç yaşında olursam olayım,hala içimde olacak...bunu nasıl dolduracağım baba ben,bir fikrin var mı ?

Senin de babalar gününü kutlamak isterdim bugün ama üzgünüm ben bugün hayalimdeki BABAMA söz verdim...

21 Haziran 2009 Pazar

neden ki ?

kalabalıklar içinde yapayalnız olmak çok güzel gelmeye başladı..

20 Haziran 2009 Cumartesi

piknik

Uzun zaman olmuştu evden çıkmayalı,adamakıllı muhabbetler etmeyeli,bugün bu konuda bayağı tatmin oldum :) Atladık Yaso'nun arabaya,mangalımızı aldık,sürdük maviliklere...bir güzel yayıldık,bizden başka kimsecikler yoktu.Ateşimizi yaktık,daha doğrusu o görevi Serap üstlendi ya da üstlenmek zorunda kaldı :) diğer ayak işlerini de Sena'yla Leylaya sattık..Yasoyla bana da sürekli emirler yağdırmak kaldı,o işi de ben yaptım daha çok aslında :) içimde bir diktatör saklı galiba kıh kıh :) Ateşi yakan arkadaş bu konuda baya bi uzman olduğundan uzun sürmedi bu eylem,attık üstüne tavukları,sucukları,biberleri,soğanları..onlar orda kendi kendilerine pişti desem Serap beni dövebilir :) yedik ,içtik bir güzel, üstüne çayı da patlattık tam oldu , fotograf çekildik bol bol,paylaşırım belki bir ara (böyle diyorsam kesin paylaşmam :) Doğa ,temiz hava iyi geldi baya zihnimi boşaltmama yardımcı oldular ama kene paranoyamdan dolayı öyle yatıp yuvarlanamadım yerlerde :) Orada kamp kurmanın hayalini kurduk,bu sefer biralarımız yanımızda...İnsan öyle doğa durumunda kalsa nasıl olurdu diye düşündüm,toplum sözleşmesi filan atılmasaydı ortaya nasıl olurdu ? olmazdı değil mi? olmamalı da zaten ama olumsuz yönde değişince dünya hiç değişmeseydi diyesi geliyor insanın..neyse konumuz piknik :) güldük,eğlendik velhasıl..atladık yine arabaya fisandına gittik içme hayalleri kurduğumuz yere..ee insan denizi olmayan bir yerde yaşayınca bir avuç suyu bile hayran hayran izliyor :) sonra turladık arabayla biraz, işte büyü bozuldu bal kabağı hikayesi öyle evlere dağıldık...

Canım sıkılıyor şimdi de , nolcak benim bu halim ? gülüyorum,eğleniyorum sonra yine aklıma geliyor birden,özlem tavan yapıyor,melankoli moduna geçiyorum..olmaz ki ama böyle devam edemem hiçbirşeye(ki edemiyorum,iki haftadır yapmam gereken hiçbirseyi yapmadım alt üst oldu tüm planlarım) düzelmem lazım diyorum ama yine ve niye beceremiyorum..bu özlemden çıktı artık garip bir hal aldı bir çeşit hastalık gibi,bende tam bir ad koyamıyorum..özlemle baş edebiliyordum bir şekilde ama bu yeni hal benimle baş ediyor,görünen bu ve düzeltmek için de hiç mecalim yok...Şu iki paragraf arasındaki duygu karmaşası bile gözle görülür değil mi ?

17 Haziran 2009 Çarşamba

günün ardından...

Yine akşam oluyor , gün herzaman ki gibi yaşandı ve bitti , yaşanmışlıklara bir yenisi daha eklendi...Artık hayat çizgimiz sadece avucumuzun içinde değil , her geçen an bir çizik atıyor yüzümüze , sonsuzluğa kavuşmak için gün sayıyoruz böylece..

Benim hapishaneyi andıran odamda çizgiler derin ve yavaş çoğalıyor...Saniyeler bir çocuğun rüyasındaki gibi bitmek bilmiyor , kavuşmak günü gelmiyor...

15 Haziran 2009 Pazartesi

GÜZ

Günler gitgide kısalıyor, yağmurlar başlamak üzre. Kapım ardına kadar açık bekledi seni. Niye böyle geç kaldın?
Soframda yeşil biber, tuz, ekmek. Testimde sana sakladığım şarabı içtim yarıya kadar bir başıma seni bekleyerek. Niye böyle geç kaldın?
Fakat işte ballı meyveler dallarında olgun, diri duruyor. Koparılmadan düşeceklerdi toprağa biraz daha gecikseydin eğer...


NAZIM HİKMET...

geri dönüşüm..

deniz kokusunu içime çekemedim belki ama geçenlerde yağan yağmur nefsimi körledi diyebilirim..bardaktan boşalırcasına yağdı sonlara dogru doluya cevirdi hızlandı,hızlandı,hızlandı..ruhum temizlendi adeta..doğayı keşfetme isteğim hortladı..karadenizde olmak istedim dağ,bayır dolaşmak rafting yapmak..sonra ne ara yapacagım ben bu kadar seyi dedim yaşlanmaktan korktum,korktuğum başıma geldi mi yoksa? ya o yağmur cok güzel yağmıştı ama ifade yeteneğim çok kötü malesef..hemen ertesinde de yazmadım daha güzel cümleler kurmayı bekledim ama olmuyor işte napalım..aslında bunun sebebi kulaklarımın tıkalı olması :) ciddiyim ya bahane uyduruyormuşum gibi geliyor ama uydurmuyorum :) beynimin içindeki uğultu konsantre olmamı engelliyor,düşünmeyi erteliyorum onun yuzunden yahu şu ugultu dinsin o zamn düşünürüm diyorum :) nese işte internette okuduğum bazı yazılar beni acayip gaza getirdi ve bu blog da eskiden olduğu gibi daha ciddi şeylere yer vermeye karar verdim :) ne alaka ya kendimle ilgili seylerde de gayet ciddiyim ben :) o kelime olmadı oraya da neyse siz anladız o 'möhüm' konuları :)

yine herşeyi erteleme modundayım..düşünmekte bunlara dahil

ben ne yapıyorum ya ? kimim ben ? nereye aidim ben? en önemlisi neler oluyor bana ve dünyaya? oyunlarına gelmeme ramak kalmışken bunu farketmiş olmama seviniyorum..

uyanma zamanı ! hiçbir zaman geç değildir çünkü zaman kafanın içindedir ne yöne gitmesini istersen oraya doğru ilerler ya da geriler..kaptan sensin! rotanı belirle ve ilerle ! (cümleyi yazarken iğrendim bayağılığından:)

12 Haziran 2009 Cuma

hımm..

güneşin doğuşundan itibaren saatlerce deniz kenarında oturmak istiyorum...kokusunu içime çekmek istiyorum ama bok kokmayan bildiğimiz,tanıdık deniz kokusu...
Değişim,seher vakti perdeleri dalgalandıran hafif bir yel gibi,yeşil otların arasına saklanmış kır çiçeklerinin sinsi rahiyası gibi gelir...

JOHN STEINBECK

10 Haziran 2009 Çarşamba

yıldızlara mektup # 1

Yıldızlar...siz ne kadar mükemmel olduğunuzun farkında değilsiniz, bunun için belki de mükemmelliğiniz..kafamı ne zaman kaldırsam ordasınız en ihitiyacım olduğu anda göz kırpıosunuz bana bilmediğm,görmediğim,ama sayenizde hiç yabancılık çekmediğim diyarlardan..bugün yine sizinleydim ve siz görmeyi istediğim kişi oldunuz benim için.. onun gibi baktınız bana onun gibi parladınız onun gibi sardınız onun gibi güldünüz..ama ben sizi sadece bana göründüklerinizle sevmedim ya da görmek istediklerim oldugunuz için..çok küçüktüm farkettim sizi ve artık yalnız değilim hiç de olmayacağım dedim,oyunlar oynadım sizinle anlamlar yükledim size çogu da anlamsız..bazen kafayı yeme aşamasına geldim sayenizde,beynimin karıncalandığını hissettim ama başka hiç kimse yapamadı bunu bu yüzden de özelsiniz..varlığınıza bi anlam yüklemeye çalışmak çok zordu o zamanlar,hakkınızda bildiklerim çok sınırlıydı sadece parlıyodunuz,hep ordaydınız ve ben sizi seviyodum..işte bundan ibaretti sizinle tanışıklığım..herzamn içinizden birini seçmeye calıştım ama sonra bunun haksızlık olacagını düşündüm,vazgeçtim..siz aynı takımın oyuncularıydınız,birinizin boşluğunu diğeri doldurdu,bana sadece bu seramoniyi izlemek kaldı...

Yıldızlar,

Bizim diyarlarda derler ki ; siz her kaydığınız da bir insan ölürmüş bizim buralarda doğru mudur bu ?

9 Haziran 2009 Salı

benim için..

içime sıcak birşeyler düşer gecenin yalnızlıgındaki sogukta...
içime düşer..
en derinime..
adın.

mallık

olmuyor yahu buaralar..ne ara oldu bende bilmiyorum..uzun zamandır buaralardayım ben ilerleyemedim bi türlü..gidemiyorum ama kalamıyorum da..kafam o kadar dolu ki hangisini seçip anlatsam bilemiyorum işte böle saçma şeyler dökülüyor sonra beynimden..boşaltmak lazım biraz en iyisi içinde koca bi çukur açıp fazlalıkları dökmek sonrada kapatmak çukuru..ya da şöyle dış yüzeyden kçük bi delik açsam balon gibi söner miyim acaba ? :) istediğim bu değildi daha dogrusu değilmiş alternatifleri görünce bunu anlıyorum..pişmanlık çok pis bi duygu ya kesinlikle berbat bi duygu beynini kemiriyo ama sen def edemiyosun onu, karşına geçmiş gerizekalı diye bağırıyo sana ama sesini kesemiosun...işte böyle baş gösterio şizofreni ,hıncını almak için kafanın içindeki pişmanlığa bir silüet yaratıosun önce, sonra o da kesmiyo somut bişiler yaratıosun varmış gibi sonuçta olmayan bişeyi susturamazsın dimi :) nese benimki henüz ses aşamasında korkmayın hallederim :D istediğme ulaşınca o ses de dötüne baka baka gitcek :) bak yine çok güçlü hissettim kendimi,dünyayı kurtarabilirim ya hakketen niye yapamıyoruz biz bunu :) nese bunu sağlam kafayla düşündükten sonra yazayım ben...önce kendimi kurtarmam lazım..bak şimdi çok tehlikeli bi laf ettim düzen kendini kurtarmak isteyenler yüzünden bozuldu zaten beyinsiz..ben değil bizzzzzzzzzz,insanlaarrrrr,cümle alem...hersey değişicek biliyorum bu mümkün..yazarım uzuun uzuunn..sonra

8 Haziran 2009 Pazartesi

J.STEİNBECK...GAZAP ÜZÜMLERİ..

Papaz gülümsedi ; yüzünden şaşkınlık okunuyordu.Suyun üstünde yüzen bir böceği eliyle vurarak uzaklaştırdı.

-Kendini zengin saymak için bir milyon dönümü olsun istiyorsa,bir adam bana öyle geliyor ki,gönlü çok yoksul olduğundan istiyordur bunu; bir adamın da gönlü yoksul oldu mu,milyonlarca dönüm toprağı olsa,gene de zangin olamaz ; umutsuzluğu da belki , ne yaparsa yapsın, zengin olamayacağını bilmesindendir.

-Bayan W ilson'ın gönül zenginliği gibi ; hani ölürken çadırını Büyükbaba'ya bıraktığı zamanki gönül zenginliği.Vaiz vermiş gibi olmayım ama köstebek gibi mal mülk toplayıp da umutsuz olmayan kimseye rastlamadım ben.


okuyunuz...

7 Haziran 2009 Pazar

başlıksız

hani şu sadece özetini paylaştığım makalem vardı ya, işte hepsi tamamlandıktan sonra 100 puana layık görüldü :D yakında ilk bölümüyle karşınızda olabilir de olmayabilir de ,biraz kıskanıyorum da kendisini paylaşıp paylaşmamaya karar vermedim henüz...:) buraya da kimsenin baktığı yok ama o derece kıskanıyorum kimsenin bakmadığı bi yere bile koyamıyorum onu :) hoca uyarmıştı zaten bitince çocuğunuz gibi olcak bakmaya kıyamıcaksınız diye (bu kadr abartmamıştı da nese :) sevindim ya ,word de cıldırma periodlarımın ,uykusuz gecelerimin,şenlikleri feda etmemin bi anlamı oldu en azından :)

spinoza okunmalı

spinoza ve aşkın diyalektiği..kesinlikle çok mantıklı ya düşünceleri ve kesinlikle okumalısınız..bulun bi yerden okuyun..hatta kısaca varlık dergisi mayıs sayısını edinin..ben paylaşcam burda da simdi yazasım yok,üşeniyorum ama sizi bu makaleden mahrum etmicem merak etmeyin..

31 Mayıs 2009 Pazar

YAKLAŞIM

sona yaklaşmaktayken , yorgunluk ustune zamanda kaybolmusluk yasanmakta...

29 Mayıs 2009 Cuma

yazmak,çizmek,istemek...

buraya yazmak beni rahatlatio ya cok garip..üzülmeli miyim acaba anlatacak kimse yok buraya mı yazıyorum ?? ama birine anlatsan bu kadar acık olamazsın ki mutlaka gizlediğin bişiler olur burayı kimse okumadığından rahatım..:) ya da ne biliyim dua etmek gibi bişi bu ihtiyacım olunca hatırlıyorum,çok acıksözlü oldum ama öle kim öyle degil ki herkes başı sıkışınca dua edio ben sadece itiraf edebilen kısımdayım :) dahil oldugum bi kısım daha cıktı ortaya baska nerelere 'dahil'im acaba ? hıımmm düşünelim..hııhh hatırladım pazartesi günü sınavı olan insanlar grubuna dahilim amabunun için ders calışanlar grubuna dahil degilim hemen dahil olmalıyım hemde bu sınavdan 25 aldıysam acilen dahil olmalıyım..ama ben dahil olmak istemiyorum ki sınavlar haricinde yasamak istiyorum bildiklerimi daha mantıklı bi şekilde ölçsünler istiyorum daha dogrusu soru sormak için önce bana bişiler öğretsinler istiyorum.. çok mu yahu bu istekler ?

sunay akın'dan

yol kenarlarındaki yağmur mazgallarını kumbara sanıp harçlığımı atardım bu yüzden en çok denizden alacaklıyım....

28 Mayıs 2009 Perşembe

eskilerden..

Bugün 16 nisan 2007 vay be zaman ne kadar da cabuk geciyor daha su tarihi yazarken farkettim. 2007 yerine 19..lu bişi yazıyordum az daha.. uzerinden baya gecmiş ama ben hala orda kalmışım heralde..evet orda kalmayı isterdim gercektende 19?? lerde hersey daha guzeldi galiba yorgun hissetmiyordum en azından kendimi ,saatlerce basketbol oynayıp ustune futbol oynasam sonra bide ustune saklambac vs gibi oyunları oynasamda en ufak bi yorgunluk belirtisi yoktu. hatta insanlar motormu taktırdın diyorlardı. nazar degdiler heralde şimdi de hiçbişey yapmadan yoruluyorum kafam agır geliyor..bugun eski gunleri ozledim hiç olmadıgı kadar 10 katlılardaki guzel gunleri tek bank evleriydi asıl adı ama oyle desen kimse bilmezdi 10katlılardı orası karamandaki ilk çok katlı bina olması itibariyle herkes ole tanırdı:) bisiklete binmeyi ogrendigim gun mesela ne guzeldi aklımdaki tek soru ne zamn tek basıma surebilecegim ve ellerimi ne zamn bırakacagımdı,:) tek derdimin dondurma oldugu gunler artık hiç olmayacak...yan bloga basketbol oynamaya gitmek için izin almak..dizlerimdeki yaralari bile ozledim kabugun altında ne oldugunu merak etmeyi artık yok dizimdeki yaralar hiç dusmuyorum yada hep yerlerdeyim bi nasır olarak yasıyorum bilmiyorum?..100 cocukla aynı anda bisiklete binmeyi(gerci ben trafik polisi olurdum genelde ama:) şimdi hiçbirini gormuyorum noldular acaba kimler geldi kimler gecti dedikleri bu olsa gerek..ayakta duramayacak kadar yorularak kuru bi yerim kalmayana kadar terleyerek basketbol oynamayı ozledim eski gunlerdeki gibi..bi keresinde 12 saat oynamıştım kaç maç sıgdı bilmiyorum tabi aradaki geyikler sebeklikler yorgunlugu hissettirmiyordu ama eve geldigimde yemek yerken uyumuştum kasık duşmuştu elimden :) eskisi gibi yetinemiyorm galiba kuçuk seylerle..hatırlıyorum da gokyuzundeki yıldızlara bakıp saatlerce mukemmlliklerini dusunup mutlu olurdum simdi yıldızları elime istiyorum galiba..gokyuzunden gecen bi ucaga el sallamak beni mutlu ederdi belkide eskiden yaralarım elim kadardı şimdi de uçak kadr oldu. sonra anneannemlerin bahcesindeki maceralar var dut agaclarının tepesinden inmeyen ben ailenin hasarı çocugu:) hep yarış yapardık kim en yuksege cıkcak diye sonuç belli tabiki:) yarış,tepeye cıkmaya azmi herzaman var. yas ,cinsiyet, ırk, dil ,din farketmez tabi kuçukken daha masum oluyo bu hırslar buyudukce çizgi filmlerdeki sarmasıklar gibi canavara donuşup insanı bogmaya baslıo:)ve daha bisuru sey....mutsuz degilim sadece ozluyorum o gunleri....artık hepsini kapsayan bi mutlulugum var mesela onceden hiç hem basketbol oynuyomuşm hem bisiklete biniyormuşum gibi hem kitap okuyormuşm gibi hem dondurma yiyormuşum gibi hem saklambac oynuyormuşum gibi hemde uçurtma uçuruyormuşum gibi mutlu olmamiştım ama artık hepsini bi arada yasıyabiliyorum niye acaba? hatta bunu yapan seye cok fena asık oluyorum mutluluklarıma bişi daha eklenio nası yapıo acaba bunu bilmiorum mukemmelliginden olabilirmi???

az önce..

ya bu insanlar ne kadar patavatsız ne kadar dengesiz...akılllarına ilk geleni sonuçlarının ne olacagını hiç düşünmeden salıveriyorlar ortaya..karsımda ki üzülür mü kırılır mı hiiç düşünmek yok bi kere güçlü ,hiç bişeyi kafaya takmayan imajı verdin ya onlara denemeye calışıyorlar herhalde ne yapsak yıkılır ne yapsak üzülür diye..ben detaycı bi adamım kardeşim size göre cok basit olan seyler beni kırıyor tamam mı ama daha fazla üstüme gelmeyin diye, o hiç bi mantıga sıgmayan iğrenç yorumlarınızı dinlememek için üzülmemiş hatta hiç sallamamış görünüyorum ama anlayamazsınız cünkü böyle bir ihtimalin olabilecegini düşünmezsiniz bile..evet sizin dışınızdaki insanlarında duyguları var ve dünya sizin etrafınızda dönmüyor ,harbiden boktan bi hayata sahip oldugunuzun farkinda olmamanıza ragmen surekli huzunlu bi maske yapistiriyosunuz suratinıza, mutsuzum ben, kahretsin falan ayaklari.. bütün bunlar beni kırmanı gerektirmiyor tamam mı senin neleri sevip sevmediğinde beni ilgilendirimiyo benim hislerimi bilmeden,seni dinlemek istedğimi sormadan gelme yanıma ...