31 Mayıs 2009 Pazar

YAKLAŞIM

sona yaklaşmaktayken , yorgunluk ustune zamanda kaybolmusluk yasanmakta...

29 Mayıs 2009 Cuma

yazmak,çizmek,istemek...

buraya yazmak beni rahatlatio ya cok garip..üzülmeli miyim acaba anlatacak kimse yok buraya mı yazıyorum ?? ama birine anlatsan bu kadar acık olamazsın ki mutlaka gizlediğin bişiler olur burayı kimse okumadığından rahatım..:) ya da ne biliyim dua etmek gibi bişi bu ihtiyacım olunca hatırlıyorum,çok acıksözlü oldum ama öle kim öyle degil ki herkes başı sıkışınca dua edio ben sadece itiraf edebilen kısımdayım :) dahil oldugum bi kısım daha cıktı ortaya baska nerelere 'dahil'im acaba ? hıımmm düşünelim..hııhh hatırladım pazartesi günü sınavı olan insanlar grubuna dahilim amabunun için ders calışanlar grubuna dahil degilim hemen dahil olmalıyım hemde bu sınavdan 25 aldıysam acilen dahil olmalıyım..ama ben dahil olmak istemiyorum ki sınavlar haricinde yasamak istiyorum bildiklerimi daha mantıklı bi şekilde ölçsünler istiyorum daha dogrusu soru sormak için önce bana bişiler öğretsinler istiyorum.. çok mu yahu bu istekler ?

sunay akın'dan

yol kenarlarındaki yağmur mazgallarını kumbara sanıp harçlığımı atardım bu yüzden en çok denizden alacaklıyım....

28 Mayıs 2009 Perşembe

eskilerden..

Bugün 16 nisan 2007 vay be zaman ne kadar da cabuk geciyor daha su tarihi yazarken farkettim. 2007 yerine 19..lu bişi yazıyordum az daha.. uzerinden baya gecmiş ama ben hala orda kalmışım heralde..evet orda kalmayı isterdim gercektende 19?? lerde hersey daha guzeldi galiba yorgun hissetmiyordum en azından kendimi ,saatlerce basketbol oynayıp ustune futbol oynasam sonra bide ustune saklambac vs gibi oyunları oynasamda en ufak bi yorgunluk belirtisi yoktu. hatta insanlar motormu taktırdın diyorlardı. nazar degdiler heralde şimdi de hiçbişey yapmadan yoruluyorum kafam agır geliyor..bugun eski gunleri ozledim hiç olmadıgı kadar 10 katlılardaki guzel gunleri tek bank evleriydi asıl adı ama oyle desen kimse bilmezdi 10katlılardı orası karamandaki ilk çok katlı bina olması itibariyle herkes ole tanırdı:) bisiklete binmeyi ogrendigim gun mesela ne guzeldi aklımdaki tek soru ne zamn tek basıma surebilecegim ve ellerimi ne zamn bırakacagımdı,:) tek derdimin dondurma oldugu gunler artık hiç olmayacak...yan bloga basketbol oynamaya gitmek için izin almak..dizlerimdeki yaralari bile ozledim kabugun altında ne oldugunu merak etmeyi artık yok dizimdeki yaralar hiç dusmuyorum yada hep yerlerdeyim bi nasır olarak yasıyorum bilmiyorum?..100 cocukla aynı anda bisiklete binmeyi(gerci ben trafik polisi olurdum genelde ama:) şimdi hiçbirini gormuyorum noldular acaba kimler geldi kimler gecti dedikleri bu olsa gerek..ayakta duramayacak kadar yorularak kuru bi yerim kalmayana kadar terleyerek basketbol oynamayı ozledim eski gunlerdeki gibi..bi keresinde 12 saat oynamıştım kaç maç sıgdı bilmiyorum tabi aradaki geyikler sebeklikler yorgunlugu hissettirmiyordu ama eve geldigimde yemek yerken uyumuştum kasık duşmuştu elimden :) eskisi gibi yetinemiyorm galiba kuçuk seylerle..hatırlıyorum da gokyuzundeki yıldızlara bakıp saatlerce mukemmlliklerini dusunup mutlu olurdum simdi yıldızları elime istiyorum galiba..gokyuzunden gecen bi ucaga el sallamak beni mutlu ederdi belkide eskiden yaralarım elim kadardı şimdi de uçak kadr oldu. sonra anneannemlerin bahcesindeki maceralar var dut agaclarının tepesinden inmeyen ben ailenin hasarı çocugu:) hep yarış yapardık kim en yuksege cıkcak diye sonuç belli tabiki:) yarış,tepeye cıkmaya azmi herzaman var. yas ,cinsiyet, ırk, dil ,din farketmez tabi kuçukken daha masum oluyo bu hırslar buyudukce çizgi filmlerdeki sarmasıklar gibi canavara donuşup insanı bogmaya baslıo:)ve daha bisuru sey....mutsuz degilim sadece ozluyorum o gunleri....artık hepsini kapsayan bi mutlulugum var mesela onceden hiç hem basketbol oynuyomuşm hem bisiklete biniyormuşum gibi hem kitap okuyormuşm gibi hem dondurma yiyormuşum gibi hem saklambac oynuyormuşum gibi hemde uçurtma uçuruyormuşum gibi mutlu olmamiştım ama artık hepsini bi arada yasıyabiliyorum niye acaba? hatta bunu yapan seye cok fena asık oluyorum mutluluklarıma bişi daha eklenio nası yapıo acaba bunu bilmiorum mukemmelliginden olabilirmi???

az önce..

ya bu insanlar ne kadar patavatsız ne kadar dengesiz...akılllarına ilk geleni sonuçlarının ne olacagını hiç düşünmeden salıveriyorlar ortaya..karsımda ki üzülür mü kırılır mı hiiç düşünmek yok bi kere güçlü ,hiç bişeyi kafaya takmayan imajı verdin ya onlara denemeye calışıyorlar herhalde ne yapsak yıkılır ne yapsak üzülür diye..ben detaycı bi adamım kardeşim size göre cok basit olan seyler beni kırıyor tamam mı ama daha fazla üstüme gelmeyin diye, o hiç bi mantıga sıgmayan iğrenç yorumlarınızı dinlememek için üzülmemiş hatta hiç sallamamış görünüyorum ama anlayamazsınız cünkü böyle bir ihtimalin olabilecegini düşünmezsiniz bile..evet sizin dışınızdaki insanlarında duyguları var ve dünya sizin etrafınızda dönmüyor ,harbiden boktan bi hayata sahip oldugunuzun farkinda olmamanıza ragmen surekli huzunlu bi maske yapistiriyosunuz suratinıza, mutsuzum ben, kahretsin falan ayaklari.. bütün bunlar beni kırmanı gerektirmiyor tamam mı senin neleri sevip sevmediğinde beni ilgilendirimiyo benim hislerimi bilmeden,seni dinlemek istedğimi sormadan gelme yanıma ...




gelecek..

az önce uzun uzun tartıştık arkadaşım fatihle ne olacagız biz bu okulu bitirince diye ikimizin alternatifleri de birbirinden cok farklıydı ben dedim ales o dedi kpss ben dedim özel sektör o dedi tsk ben dedim mühendislik o dedi tıp.... muabbetin sonu :


FATİH: Bizden bi bok olmaz.

BEN: Bence de..

21 Mayıs 2009 Perşembe

...

Hadi birşeyler söyle,
Çocuk gözlerim dolsun
İçinden git diyorsun biliyorum gülüm,
Gideceğim son olsun ........

18 Mayıs 2009 Pazartesi

anlam aradikca ben kendime,yetersiz kapasitem yuzunden daha da cok bogdum sahip oldugum yetiyi.
Biseyler oluyo..ve ben anlamıyorum....

17 Mayıs 2009 Pazar

TEZ MEZ...

Tamamlanmış tek kısım çalışmanın özeti :) onu paylasıyım bari...


BM VE ESKİ YUGOSLAVYA İÇ SAVAŞI

ÖZET:

Yugoslavya,etnik ve dini bakımdan dünyanın en karmaşık bölgelerinden biri olan Balkanlarda yer almaktadır.Bu heterojen yapıda barış içinde birlikte yaşama ilkesi süreklilik kazanamamış , federe cumhuriyetler milliyetçi duygularla hareket ederek ayrılıkçılığa yönelmişler ve bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir.Bunun sonucunda Yugoslavya'da iç savaşa dönüşen çatışmalar başlamıştır.Dolayısıyla İkinci Dünya Savaşından sonra Avrupa'da yeri olmadığına inanılan etnik çatışma ve savaş , 1990'lı yılların başında Soguk Savaş döneminde Avrup'ya yeniden dönmüştür. Avrupa'da yaşanmakta olan savaşı engelleyememe ve sonrasında durduramama , özellikle 1992 sonrasında artık bir Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikası olduğunu iddia eden AB'nin aslında bu konularda başa cıkmakta ne kadar yetersiz kaldığını göstermiştir.1992-1995 döneminde Bosna'da yaşanan savaş ABD'nin liderlik rolü üstlenmesiyle durdurulabilmiştir.BM nezdinde alınan kararlar işlevsellikten uzak kalmış , NATO'nun Kosova'ya müdahalesinde açık bir egemenlik ihlali söz konusu olmuş , BM Kurucu Antlaşması ihlal edilmiştir.

Bu bağlamda çalışmamızda , Batılı devletler başta olmak üzere uluslararası toplumun bir yandan toprak bütünlüğüne saygıdan bahseden diğer yandan bağımsızlık kazanan cumhuriyetleri tanıma formülleri arayan çelişkili tutumları ve işlevsellikten uzak kararları ele alınmakta , BM ve AB'nin bu gibi olaylarda savaş öncesinde veya sonrasında , devletlerin egemenlik haklarını ihlal etmemek kaydıyla daha fazla sorumluluk alması gerektiği savunulmaktadır.


Olmuş vallahi ya beğendim :D diğer bölümlerde aynı güzellikte tamamlanacak inşallah :)

8 Mayıs 2009 Cuma

COME AS YOU ARE

Come as you are, as you were,
As I want you to be
As a friend, as a friend,
As an old enemy
Take your time, hurry up
The choice is yours, don't be late
Take a rest as a friend as an old memory,
Memory, memory, memory.
Come dowsed in mud, soaked in bleach
As I want you to be
As a trend, as a friend, as an old memory,
Memory, memory, memory
And I swear that I don't have a gun
No I don't have a gun,
No I don't have a gun,
Memory, memory, memory, memory

nirvana...
anladım ki diğer insanlara çamur atarken bazen biz çamurun ta kendisi oluyoruz,pırlanta sanarken kendimizi...oysa çamur sandığımız pırlantanın ta kendisiymiş...

ne yapmam gerektiğini bilmiyorum..kendimi de suçlayamıyorum ki gerçekten hiç farkında degilim..olmamışım..uyumuşum

7 Mayıs 2009 Perşembe

KİMİN VAR Kİ..

Kimi bekliyorsun hala,
Evinden kitaplarından uzakta mısın
Arada bir telefon et kendine
Kendine mektuplar yaz yanıt beklemeden
Kartlar gönder kendine her gittiğin uzaklardan
Sevgilim diye başlayıp öperim diye biten
Senin senden başka kimin var ki arasın

İnince trenden ya da uçaktan yalnızlığın
Sevinçle karşıla yanlızlığını garlarda hava alanlarında
Ayrılışlarda da sarılıp öpüş yanlızlığınla
Ugurla kendi kendini dönüşsüz yolculuklara
Bekle kendini uzak yolculuklardan dönersin diye
Senin senden başka kimin var ki beklesin

İçki masalarında bir başına mısın
Kendinleysen yetmelisin kendine
Çoğaltıp yanlızlığını konuş bir çok kendinle
Kaldır içki bardağını kendi şerefine
Ağlaşarak gülüşerek tartışarak kendile
Senin senden başka kimin var ki bulasın

Düşmanlarının saldırılarından yuvarlandıkça yerlere
Tutup kendi saçlarından kaldır kendini
Seni sana bildirecek kimsen yok başka kendinden
Ölünce senin bile haberin olmayacak öldüğünden
Haber ver kendine ki öldüğünü bilesin
Kimin var ki senin sana öldüğünü söylesin

Kendi kendinin hem konuğu hem ev sahibisin
Zamanın varken ağırla kendini sarılıp öperek
Biliyorsun nasıl olsa yakın o gelecek
Kimileri diyecek
Daha şimdiden sev kendini sev kendini SEVVVV
Kimin var ki senin seni senden başka sevecek..

AZİZ NESİN

YOLLAR..

Yeniden Karaman... insan yolculuga bi baslayınca sürekli devamı gelsin istiyor,hareketliligi yakalamışken bırakmak istemiyor bedenim..kimbilir belki de bir kacış bu ,bir çeşit sorunları bastırma yöntemi..yolları seyrederek unutuyorum beni bogan herseyi..uccus bucaksız ovalarda boguluyorum, big bang geliyor aklıma dagları gördükçe bunu KİM YAPTI ? diye soruyorum kendime , cevabını araken de tüm yasananlar arka plana itiliyor beynimde...

Ardından 20dklık dinlenme molası geliyor ama hiçbir zaman çaylar şirketten olmuyor, olmasın sevmem zaten çayı..big bang 20dklık molaya giriyor ve ruhum yeniden bunalmaya başlıyor bitmek bilmiyor 20dk derken koca bir okyanusun ortasında bir yelkenliden denize daldığımı hissediyorum, buz gibi suyla ferahlıyorum .gözlerimi açtıgımda ne okyanus var ortada ne yelkenli ne de ferahlık sadece 20dklık molada otobüsümüzü ferahlatıyor hortumu fırcaya baglamış görevli..sıra benim camda suyu öyle bir carptırıyor ve cam öyle bir parlıyor ki kendimi okyanusta hissediyorum...

20dk bitti.. yine yollar yine daglar,ovalar,ağaçlar,big bang,yaratıcı,tanrı,din kısacası sorular ve unutulsun düşünülmemesi gerekenler...yolculuk lazım bana hareket lazım,sonsuzluğa doğru...